Resmi evrakta sahteleme yapmak ve sahtelenmiş resmi evrağı KKTC Mahkemesi’nde tedavüle sürmek başta gelmek üzere toplam 23 suçla itham edilen Turizm Bakanlığı Planlama Dairesi eski müdürü Bora Turgut Muslu ve Tekin Arhun’un yargılandığı davada, dün Başsavcılığın 11. 12. ve 13’üncü tanıkları dinlendi.
Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada 11’inci tanık, 2021’den bu yana Ekonomi ve Enerji Bakanlığı Müsteşarı Şahap Aşıkoğlu oldu. Tanık, 2009-2016 yılları arasında Turizm Bakanlığı Müsteşarı olarak görev yaptığını, soru üzerine hiyerarşik yapıda 1’inci ita amiri Bakan’ın ardından, Müsteşar olarak 2’inci ita amiri olduğunu, bakanlıkta kendisinden sonra 3’üncü ita amirinin müdür olduğunu belirtti.
Bafra Oteller Bölgesi otellerinin su altyapısının T.C. fonlarıyla yapılmasına ve Bakanlar Kurulu kararı ile blokesi alınmış fonla, prosesin başlamasına karar verildiğini, EBİ’nin kontrolörlüğü üstlenen, inşaatın bağımsız ve tarafsız denetimini yapan ve denetim raporlarını bakanlığa gönderen kurum olduğunu kaydetti.
Altyapı projesinin Turizm Bakanlığı, EBİ ve T.C Yardım Heyeti olmak üzere üç ayağı vardı
Tanık Şahap Aşıkoğlu, işleyişte Turizm Bakanlığı ile EBİ arasında anlaşma imzalandığını, projenin Turizm Bakanlığı, EBİ ve T.C Yardım Heyeti olmak üzere üç ayağı olduğunu, EBİ’nin rapor hazırlayıp Bakanlığa gönderdiğini, Bakanlığın blokesiyle Maliye’den ödeme istediğini, Maliye’ye T.C Yardım Heyeti’nin ödeme yaptığını söyledi. Turizm Bakanlığı adına Turizm Planlama Dairesi’nin işleyişin yürümesini üstlendiğini belirten Tanık Aşıkoğlu, Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz’in sorusu üzerine EBİ’nin hazırladığı çalışma raporları için ‘resmi evraktır ve gizli evraktır’ dedi.
Tanık Şahap Aşıkoğlu: Raporun orijinalinin sanık 1 Muslu tarafından Mahkeme’ye verilmesi bile ‘bence hatalıdır’
Emare 1 EBİ raporunun bakanlıktan çıkarılmaması ve yararlanıcı/üstlenici firmaya verilmemesi gerektiğini çünkü belgenin işlerin ne kadarının yapıldığını, ne kadarının yapılmadığını gösteren bir belge olduğunu ancak Mahkeme isterse Mahkeme’ye verilebileceğini kaydetti. Bu tür belgeler Mahkeme’ye verilirken orijinalinin verilmediğini, aslı gibidir yazılarak fotokopisinin verildiğini, sanık 1 Muslu’nun ise orijinalini Mahkeme’ye verildiğini söyleyen tanık, ‘bu bence hatalıdır’ dedi.
Devletin emriyle yaratılan belgenin resmi bir belge olduğunu, devletin bu belgeyi almak için para ödediğini, belgenin arşivlenmesi de gerektiğini, bu belgeye göre hakediş yapılacağını, EBİ nezdinde bakanlık sözcüğünü Turizm Planlama Dairesi’nin yaptığını, bu sorumluluğun da müdür olarak sanık 1 Muslu’ya ait olduğunu belirtti. Yetkili olarak müdürlüğün hazırladıklarının Maliye’ye gönderildiği bilgisini veren tanık, soru üzerine Polis’e bilgi aktarmak üzere ifade verdiğini, soruşturma sırasında Bakanlıkla Savcılığın Mahkemeler binasında görüşmüş olabileceğini ama hatırlamadığını beyan etti.
İfadesini verdiğinde tedirgin olduğunu, ifadesinde belgenin resmi ve gizli bir rapor olduğunu söylediğini, başka mercilerin de konu hakkında fikir sunabileceğini belirtti. Şahap Aşıkoğlu, sanık 1 Muslu tarafından belgenin bakanlık dışına verilmemesi gerektiğini, belki yoğunluktan ötürü fotokopisini değil de orijinalini vermesinin ayrıca yanlış olduğunu, bir karışıklık olduysa Bakanlığa da konu hakkında yazabileceğini ama yazmadığını sözlerine ekledi. Savcılığın sorusu üzerine tanık Aşıkoğlu, DAÜ Turizm Bölümü mezunu olduğunu, ‘Küçük işletmeler ve kumarhaneler’ başlıklı tezi ile DAÜ’de doktorasını bitirdiğini, müsteşarlıklarından önce Turizm Planlama’da ve Vakıflar’da kalkınma alanında çalıştığını aktardı.
‘Elçilik EBİ ile çalışılmasını önerdi’
Sanık 1 Muslu’nun avukatı Süleyman Dolmacı’nın tanık Aşıkoğlu istintakında ‘emare 13’ Bakanlar Kurulu kararı ile EBİ’nin kontrolörlüğünde tesisin kurulmasına karar verildiğini doğrulayan tanık, ODTÜ’nün bir kurumu olarak EBİ’nin daha güvenilir bulunduğunu, Elçiliğin de EBİ ile çalışılmasını önerdiğini kaydetti.
Dolmacı’nın Polis’e verdiği ilk ifadesinde raporun arşivlendiğinde resmi evrak olacağını söylediğini doğrulayan Aşıkoğlu, sonrasında tedirgin olduğunu, vicdanen ve mantıken içinin rahat etmediğini ve bu nedenle ek ifade vermeyi istediğini söyledi.
‘EBİ’den geldiği için resmi evraktır. Resmi evrak olmasa Mahkemeler’e sunulamazdı’
Avukatın bu belgenin arşivlendi mi sorusuna arşivlemediği yanıtı veren tanık, avukat Dolmacı’nın belge arşivlenmediğine göre resmi evrak da olamayacağı iddiasına karşılık, ‘Olamaz böyle bir şey. Bu her evrak için geçerli değil. Bu evrak arşivlense de arşivlenmese de resmi evraktır’ cevabını verdi. Dolmacı, üzerinde imza, mühür ve kime hitap ettiği bilgisi olmayan bir belgenin nasıl resmi evrak olacağını sorguladı. Tanık, belgenin EBİ’den gelmesinde ötürü resmi evrak olduğunu, resmi evrak olmasa Mahkemeler’e de sunulamayacağını yineledi.
Soru üzerine Polis’e ek ifade vermek istediğini ilettiğini ve ek ifadesinde bu evrağın resmi olup olmadığı konusunda Başsavcılığın görüşü ve kararının beklendiğini belirttiğini söyledi.
EBİ raporlarını ve kaç EBİ raporunun geldiğini Planlama Dairesi’nin takip ettiğini, arşive girmesi gerekirken arşivlenmediği anlaşılan belgenin neden arşivlenmediği sorusuna vereceği bir yanıt olmadığını, EBİ’nin hazırladığı raporda örneğin 5 litre su içildi dediyse bir başkasının 5 litre yerine 10 litre yazamayacağını kaydetti.
Muslu’nun görevden alınması için 3 kere Bakanlığa yazı yazdı. Disiplin soruşturması başlattı ancak bakan Muslu’yu görevden almadı
EBİ raporlarına göre hazırlanan hakedişleri Turizm Planlama ve muhasebe üzerinden Maliye’ye gittiğin doğrulayan tanık, hata yapılması durumunda bunun Bakanlığa bildirileceğini, Turgut Muslu’ya açılan dava sonrasında Muslu’nun görevden alınması için 3 kere Bakanlığa yazı yazdığını, ita amiri olduğunu için kendisinin de sorumlu olabileceğini belirtti ve soru üzerine sanık 1 Muslu aleyhine Turizm Bakanlığı’nda disiplin soruşturması başlattığını, görevden alınması için işlem başlatıldığını fakat bakanın Muslu’yu görevden almadığını beyan etti.
‘2006 tarihli Bilgi Edinme Yasası’nda hangi belgelerin verilebileceği düzenlenmiştir’
Şahap Aşıkoğlu 2006 tarihli Bilgi Edinme Yasası’nın hangi belgelerin verilebileceğini düzenlediğini, genel prensip gereği de dışarıya evrak verilemeyeceğini söyledi ve avukatın bu konuda ne yasa ne tüzük ne de genelge olduğu iddiasına, katılmadığını söyleyerek yanıt verdi.
EBİ-Turizm Bakanlığı sözleşmesinde içerikleri farklı 2 adet 3 numaralı sayfa olduğunu Şahap Aşıkoğlu teyit etti
Sanık 1 Tekin Arhun’un avukatı Serhan Çınar’ın çapraz sorgusunda tanık Şahap Aşıkoğlu, emare 13 Bakanlar Kurulu kararı sonrasında EBİ ve Turizm Bakanlığı arasında bir anlaşma imzalandığını söyledikten sonra, tanıktan sözleşmeyi incelemesini istedi. EBİ-Turizm Bakanlığı sözleşmesinde Turizm Bakanı’nın imzasının olduğunu doğrulayan tanık, sözleşmede EBİ’nin Bakanlığa aylık çalışma raporu vereceğine yönelik bir madde olmadığını, sözleşmede 2 tane 3 numaralı sayfa olduğunu, söz konusu iki sayfada aynı maddelerin olduğunu ancak içeriklerinin farklı olduğunu teyit etti.
İmzalı ancak tarihi atılmamış sözleşme, 2005’den sonra ekim ayında Derviş Kemal Deniz’in Turizm Bakanı olduğu dönemde imzalanmış
Hangi 3’üncü sayfaya göre ödeme yapılacağı sorusuna tanık ‘ben cevap veremem’ yanıtını verdi. Sözleşmede tarihin görülmediğini doğrulayan tanık, sözleşmenin 2005’den sonra ekim ayında Derviş Kemal Deniz’in Turizm Bakanı olduğu dönemde, imza edildiğini kaydetti.
EBİ Çalışma raporlarında sorumlu, muhatap, tarih veya sayı olmadığı iddialarına cevaben tanık ‘şahıs yok ama EBİ hazırladı’ cevabını verdi. EBİ eski direktörü Fahri Kaya’nın önceki duruşmalarda Mahkeme’ye geldiğinde ‘karşı firmayla bakarız ederiz, raporların hakedişlerin ön çalışması olduğu’nu söylediği iddialarına ‘Bilemem. O bilir diyemem. Devlet bilir. Yoksa niye hakediş var, ödeme var’ cevabını verdi. Fahri Kaya’nın ‘karşı tarafla yapılır. Gizli değildir. dediği’ iddialarına, bunun çok yanlış olduğunu söyleyen tanık, raporların temelde bağımsız ve tarafsız olması gerektiğini, bu yorumun devlet adına doğru olmadığını kaydetti.
‘Devlet her belgeyi verecekse herkes her istediğini alabilir ve tam bir kaos doğar’
Soru üzerine prensip gereği devlet belgelerinin dışarıya verilemeyeceğini, 2006 tarihli Bilgi Edinme Yasası’nın ve Personel Dairesi’nin genel prensipleri olduğunu yineleyen Aşıkoğlu, öyle bir yasa olmasaydı belgelerin Mahkeme’ye sunulamayacağını, devlet her belgeyi verebilecekse herkesin her istediğini alabileceğini ve tam bir kaos doğacağını ifade etti.
EBİ çalışma raporlarının yarısının olduğunu, kalan yarısının Bakanlık’ta olmadığını, çalışma raporları resmi olsaydı yarısının nerede olduğu sorularına eksik olabileceğini, kendisi olsa raporları imzalatıp, kapak yazısıyla birlikte kendisine gönderilmesini isteyeceğini belirtti. EBİ’nin gönderdiği evrağın arşivlenmesi gereken bir evrak olduğunu tekrarladı.
Başsavcılığın 12’inci tanığı Mahkeme huzuruna çıkarıldı. 18 yıldır PGM Adli Polis Parmak İzi İnceleme Uzmanı olarak çalışan Polis Çavuşu Celal Erden, parmak izi inceleme prosedürünü anlattı ve tahkikat memurunun şubesinden teslim edilen emarelerin türüne göre parmak izlerinin kimyasal incelemeye girdiğini, ölçekli olarak AFİS sisteminde parmak izlerinin evveliyatının olup olmadığına bakıldığını ve parmak izi raporu ve mukayese raporunun hazırlandığını aktardı. 15 Mayıs 2024 tarihli Savcılığın talebi üzerine sanık 2 Tekin Arhun ve Yılmaz Cefa’nın 4 parmak izini incelediğini ve bu parmak izlerinin mukayeseli raporlarını hazırladığını aktardı.
Savunma itiraz etti; Mahkeme reddetti
Parmak izi mukayese raporlarının Mahkeme’ye sunulmasına itiraz eden savunma avukatlarından Serhan Çınar, parmak izlerinin orijinal değil fotokopi olduğunu, Polis Emre Daşdan’ın şahadetinde mukayese tablosunu yaptığını söylediğini ama raporu ibraz etmek yerine göstermediğini, iddia makamının duruşmanın ortasında başka bir tanığı çıkartmaya çalıştığını, bu davanın öncesinde PI da yapıldığını, Celal Erden’in parmak izlerinden 15 Mayıs’tan sonra haberdar olduğunu, bütün belgeleri Savcılık’tan istediklerini, 200’ün üzerindeki belgede mukayese tablosu olduğu halde verilmediğini ve parmak izinin orijinalinin mürekkeple alındığını ama fotokopisinin sunulmaya çalışıldığını, fotokopinin okunaklı olmadığını iddia etti.
Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, parmak izi mukayese raporlarının bu şekilde Mahkeme’ye sunulabileceğini, sunulamazsa Mahkeme’yi keşif yapmaya davet edeceklerini, izlerin Parmak İzi İnceleme Şubesi’ne gidilip tetkik edilebileceğini, mukayese raporlarının Emre Daşdan tarafından hazırlanıp verilmedi diye bir şey olmadığını, Daşdan’ın mukayese raporlarını zaten hazırlamadığını, adaletin tecellisi için Celal Erden’den mukayeseyi yapmasını rica ettiğini, bilgisayarı alıp Mahkeme’ye getiremeyeceğini öne sürdü.
Füsun Cemaller başkanlığındaki Lefkoşa Ağır Ceza Heyeti bilgisayar çıktılarının sunabileceğini, orijinal olmadığı iddialarını reddederek, Emre Daşdan’ın mukayese raporu sunmadığını kaydetti. Mahkeme emare izlerin Celal Erden tarafından sunulmasına izin verdi ve mukayese raporlarını emare olarak kabul etti.
Savcı İldeniz’in sorularını yanıtlayan tanık Erden, 2’inci sayfadaki 9 numaralı parmak izinin Tekin Arhun’un sol elinin, işaret parmağı izi ile eşleştiğini; 12’inci sayfadaki 22 numaralı parmak izinin Tekin Arhun’un sağ elinin, işaret parmağı izi ile eşleştiğini bildirdi. Bu izlerin kesin olarak Tekin Arhun’a ait olduğunu, mukayese sırasında 1’den 14’e kadar karakteristik özellikleri rakamlar verdiklerini, sistemdeki izle mukayese edilen izin 13 ortak özelliğe sahip olmasının o izin o kişiye ati olduğunu göstermekte yeterli olduğunu, sanık Arhun’un 10 parmağının da izinin alındığını, parmak izi tespitini Emre Daşdan’ın, mukayese raporunu ise kendisini hazırladığını beyan etti.
28 ve 29 numaralı parmak izlerinin Yılmaz Cefa'nın sol elinin, baş parmağının izi olarak tespit edildiğini bu izlerin de mukayesesini yaptığını aktaran tanık, avukat Serhan Çınar’ın istintakında foto albümünde izlere ait fotoğrafları Mahkeme’deki bilgisayardan tek tek gösterdi. Dünyanın her yerinde parmak izlerinin siyah beyaz ve sistemde yer tutmaması için 8 megabayt büyüklüğünde alındığını belirten tanık, gözle görülmeyen izlere dalga boyu ışık verdiklerini ve görünür hale getirdiklerini bildirdi ve avukat Çınar’ın renklendirmenin izi bozduğu iddialarını, ‘Hayır, böyle bir şey söz konusu değildir’ diyerek reddetti.
Polis Çavuşu Celal Erden’den Prof. Dr. Faruk Aşıcıoğlu’na referans yapan avukat Çınar’a: ‘Parmak izi özelliklerinde üçlü çatal diye bir şey yoktur’
Avukat Serhan Çınar’ın Prof. Dr. Faruk Aşıcıoğlu’na referans yaparak parmak izi mukayesesindeki 14 karakteristik özelliğin her birinin ayrı bir özelliği olduğu, az bulunan karakteristiklerin daha kıymetli olduğu, örneğin ‘üçlü çatal’ın normal ‘çatal’dan daha kıymetli olduğu iddialarını, uzman Polis Çavuşu Erden tümden reddetti. Bu tip kitap yazanın çok olduğunu, parmak izinde ‘üç çatal’ diye bir özellik olmadığını, Faruk Aşıcıoğlu’nun profesör olsa da uzman olmadığını, Gaziantep Emniyeti’nin yaptığı bir araştırmayı değerlendirdiğini ancak bu araştırmanın kendisinin yaptığı bir araştırma olmadığını kaydetti.
‘Cinayet silahını Mahkeme alıp inceler mi?
Avukatın Mahkeme’nin mukayeseyi görmek için AFİS sistemi ve ‘loop’ gerektiği iddialarına Savcı İldeniz itiraz ederek ‘cinayet silahını Mahkeme alıp inceler mi?’ sorusunu yöneltti ve teknik donanım olmadan parmak izi özelliklerinin çıplak gözle görülemeyeceğini belirtti. Avukat Çınar’ın tanığa parmak izi çizgilerini tanığın çizmiş olabileceği iddialarına tanık, ‘bilgisayar çizer’ yanıtı verdi. AFİS sisteminden nasıl çıktı aldığı sorusuna tanığın verdiği yanıtsa salonda gülümsemelere neden oldu: ‘Mukayeseyi yaptım ve tuşa bastım.’
Arhun’un banka şubelerine yıllardır para taşıyan, eski şoförü Yılmaz Cefa anne ve babasının ismi dışında neredeyse hiçbir şey hatırlamadı; iddiaları reddetti
Başsavcılığın 13’üncü tanığı ise sanık 2 Tekin Arhun’un bankasın 15-20 yıldır çalışan, eski şoförü Yılmaz Cefa oldu. Cefa eskiden 3-4 sene kadar Arhun’un şoförlüğünü yaptığını, istediği her yere Arhun’u götürdüğünü, sürekli davalara gittiklerini, KKTC Merkez Bankası’ndan 3 kişilik ekip olarak milyonlarca TL alarak parayı bankanın 19 şubesine götürdüklerini, tabanca taşıma ruhsatı olmadığını söyledi.
Savcı İldeniz’in seri sorularını yanıtlayan tanık Cefa, 2013 yılının Aralık ayında Arhun’u Lefkoşa Kaza Mahkemesi önüne götürdüğü, otoparkla Mahkeme arasında beklediği ve Kascon davası ile ilgili olarak Arhun’u Mahkeme’ye götürdüğü iddialarını reddetti.
Arhun’un arabasının plakasını, sonundaki 919 dışında hatırlamadığını, arabadan genellikle sadece sigara içmek çıktığını, emare 3, 31 sayfalık raporu 13 Aralık 2013’de teslim almadığını, fotokopi çekmediğini, evrağı Capitalbank’a götürmediğini iddia etti. Tanık, bir sürü evrağı alıp götürdüğünü, raporda Arhun’un paramak izi olduğunu ilk defa Savcı İldeniz’den duyduğunu ileri sürdü.
Yılmaz Cefa devamla, fotokopisini çektiği iddia edilen evrağı13 Aralık 2013’de Mahkeme’ye götürüp götürmediğini hatırlamadığını, sanık 2 Arhun’un direktifi ile Turizm Planlama Dairesi’ne götürdüğü iddialarına karşılık ‘öyle bir şey olmadı, götürmedim’ yanıtını verdi.
Polis’e ifade verdiğini kabul eden tanık Cefa, Polis’le bir tartışma yaşadığını, ifadesinde iki farklı yerde imzası olduğunu söyledi ve ‘O gün geldiler ifade alsınlar. İstediklerini yazdı ve baskı yaptı imzala diye ve 29 Mayıs 2014’te ikinci ifadeye gittim. Eksik imza var dedi. Gidip imzaladım’ dedi.
Tanık Yılmaz Cefa ifadesinde sadece imzaların kendisine ait olduğunu iddia etti
Savcı İldeniz’in ifadesini okumasını istemesi üzerine ‘Okunmaz bunlar. Sadece imzalar bana aittir’ dedi. Savcı Mustafa İldeniz tanığın ifadesini Mahkeme’ye sundu. Mahkeme Yılmaz Cefa’nın ifadesini ‘emare A’ olarak kaydetti. Savcı tanığın ifadesi ile zıt şahadet verdiğini söyledikten sonra Cefa’ya telefon numarasını Polis’e verip vermediği, Lefkoşa’da doğup doğmadığı ve adresinin ne olduğunu sordu, tanık ‘hatırlamadığı’nı iddia etti. Tanık sadece anne ve babasının adını doğruladı. 23 Mayıs 2014’de ifade vermeye gittiği, 13 Aralık 2013’de Range Rover ile sanık 2 Arhun’u Mahkeme’ye getirdiği iddialarına ‘o sizin iddianız’ yanıtını verdi.
Savcı İldeniz ‘o sizin iddianız’ cümlesini söylemesini kimin kendisine tembihlediği sorularına ‘Mahkeme tutanaklarını internette gezdim gördüm. Siz beni aradıktan sonra panik yaptım. İnternetten baktım öğrendim. Hep girerim’ yanıtını verdi.
‘Polis istediği gibi yazdı. Polis korkum vardı. İmzala deyince imzaladım’
Savcı tanığa dışarıdan çok ciddi müdahale yapıldığını söyledi. Tanık iddiaları reddetti. Odacı ile birlikte Capitalbank’a gittiğini kabul etmeyen tanık Cefa, ‘Ben Polis’e gittim. Polis istediği gibi yazdı. Polis korkum vardı. İmzala deyince imzaladım’ dedi.
İldeniz ‘adam öldürdüğünü yazsalar da imzalayacaktın herhalde’ dedi. Emare 3 raporun fotokopisini çektiğini, fotokopi üzerinde birden çok parmak izi çıktığına ilişkin olarak ‘hatırlamam’ yanıtını verdi. Tanık niye ille de o evrağı tutmuş olduğunu, birçok evrağı tutabileceğini iddia etti. Verdiği ifadenin doğru olduğunu reddeden tanık, ‘O sizin iddianız. Ben neresindeyim konunun’ yanıtını verdi. Sen mi evrağı sahteledin sorusuna ‘hatırlamam’ dedi. Cefa, milyonlarca TL’yi taşıyan biri olarak şube müdürü ile temasta olduğunu, bankada Tekin Bey’in hisselerini devrettiğinim konuşulduğunu söyledi. 13 Aralık 2013’te ve daha önce de evrağa ellediği, parmak izlerinin evrakta çıktığına ilişkin olarak ‘öyle bir şey hatırlamam’ diyen tanık, Tekin Arhun’dan evrağı Turizm Planlama’ya götürmesi direktifi aldığına cevaben ‘Ben o gün de söyledim. Polis öyle yazdı’ yanıtını verdi.
Savcı Mustafa İldeniz hasmane ve düşmanca davrandığı, daha önce söylediklerini tersine çevirdiğini, düşman tanık olduğunu, ifadesinde söylediğini reddettiğini söyledi. Tanık yine’ öyle bir şey yok’ dedi. Niye güldüğü sorusuna tanık, ‘heyecanlandığı’ yanıtını verdi. Tekin Arhun aleyhine Kascon’un dava açtığını bildiğini ifadesinde söylediğine yanıt olarak, Polisin gelip bağırıp çağırdığını, Polis’in ismini hatırlamadığını, üniformasının sağındaki ismine bakmadığını iddia etti.
Tekin Arhun’un eski şoförü, Capitalbank çalışanı Yılmaz Cefa Mahkeme tarafından ‘düşman tanık’ ilan edildi, aleyhine yasal işlem başlatıldı
Savcı İldeniz tanığın düşman tanık olduğunu, ifadesine ters cevap verdiğini, adaletin gerçekleşmesine engel çıkardığını ve aleyhine yasal işlem başlatılarak emir verilmesini talep etti.
Mahkeme tanığın ifadesini incelediğini, tanığın esaslı noktalarda ifadesine zıt cevaplar verdiğini Fasıl 154 Ceza Yasası tahtında Yılmaz Cefa’nın aleyhine adaletin engellenmesi soruşturması açılmasına emir verdi.
Tanık Polis’ten korktuğunu, gençken Polis’te işkence gördüğünü, elinin üstüne kitapla vurduklarını ve bu nedenle elinin sakat olduğunu iddia etti.
Savcılık Mahkeme Polisi’nden Cefa’nın derdest edilmesini istedi.
Duruşmaya bugün saat 11:00’de devam edildi.
YILMAZ CEFA HAKKINDA SORUŞTURMA BAŞLATILDI, CEFA MAHKEMEYE ÇIKARILDI!
Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan iş insanı Tekin Arhun’un duruşmasında tanık olarak dinlenen şoförü Yılmaz Cefa polise verdiği ifadeyle çelişen beyanlarda bulunup, muhasım tanık ilan edildiği gerekçesiyle tutuklanarak, “Yalan Yere Tanıklık Yapmak” suçlamasıyla bugün Lefkoşa Kaza Mahkemesi’ne çıkarıldı.
Polis memuru Nevzat Gün mahkemede olguları aktardı. Gün, 27 Mayıs 2024 tarihinde, saat 15:00 raddelerinde, Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan "Resmi Evrak Sahteleme, Sahtelenmiş Evrağı Tedavüle Sürme ve Sahtekârlıkla Kayıt Temini" meselesi ile ilgili duruşma esnasında tanık olarak sorgulanan zanlı Y. C.’nin, polise verdiği yazılı ifadesine uymayan ve çelişki teşkil edecek şekilde şahadet vererek, adaletin tecellisine engel olup, Lefkoşa Ağır Ceza mahkemesi tarafından muasır tanık olarak ilan edildiğini anlattı. Polis, aynı gün, zanlının derdest emri gereği tutuklandığını belirterek, zanlının duruşma esnasında vermiş olduğu çelişki teşkil eden şahadetin ses kayıtlarının mukayyitlikten temin edileceğini kaydetti. Polis memuru, ağır ceza mahkemesindeki tutanakların inceleneceğini, yeni tanıkların ortaya çıkabileceğini söyledi. Polis, zanlının serbest kalması halinde tanıklara müdahale edebileceğini söyledi. Polis memuru, soruşturmanın devam ettiğini, temin edilmesi gereken evraklar, alınması gereken ifadeler olduğunu belirterek, 3 gün süre istedi.
Huzurundaki şahadeti değerlendiren Yargıç Zehra Yalkut Bilgeç, zanlının 3 gün süreyle tutuklu kalmasına emir verdi.
Ne olmuştu
Zanlı önceki gün ağır ceza mahkemesinde ifade verirken, savcı, bu davanın açılmasına neden olan ilgili raporu almak için duruşma salonu kapısında bekleyip beklemediğini ve ilgili raporu Capital Banka götürüp fotokopi çekip çekmediğini sordu. Zanlı, Arhun’u her zaman arabasının yanında ya da içinde beklediğini, ilgili evrakı ilk kez gördüğünü ve fotokopi çekmediğini söyledi. Savcı, ilgili raporda parmak izlerinin çıktığını söylemesi üzerine zanlı, Capital Bank’la ilgili tüm evraklara dokunabilmiş olacağını söyleyerek, bu evrakı özellikle almadığını belirtti. Savcı, ilgili evrakı Turizm Planlama Dairesi’ne götürüp götürmediğini sordu, zanlı buna “Hayır götürmedim” cevabını verdi. Savcı, zanlının konuyla ilgili verdiği ifadesinde böyle söylemediğini belirterek, düşman tanık ilan etti.