Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 3’üncü Antalya Diplomasi Forumunda “Kıbrıs İçin Yeni Bir Gelecek” konulu panelde konuşma yaptı
Tatar, göreve geldiği günden beri Kıbrıs Türk halkına yönelik yürütülen bu zulme son verilmesi yönünde bir vizyon ortaya koyduğunu belirtti
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ev sahipliğinde gerçekleştirilen 3’üncü Antalya Diplomasi Forumunda, “Kıbrıs İçin Yeni Bir Gelecek” konulu panelde konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs meselesinin 61. yılına girdiği bu dönemde Kıbrıs Türk halkına uygulanan insanlık dışı ve hukuka aykırı izolasyonun artık sona ermesi gerektiğine dikkat çekerek uluslararası topluma “uyanın” çağrısında bulundu.
Cumhurbaşkanlığından verilen bilgiye göre, Tatar’ın katıldığı panel yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.
Gazeteci Maria Ramos'un sunuculuğunu yaptığı panelde konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türkü’nün sesinin duyulmasını her platformda engellemeye çalışan izolasyon politikalarına rağmen böylesine önemli ve etkileyici bir forumda yer almaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs meselesinin 61. yılına girdiği bu dönemde Kıbrıs Türk Halkına uygulanan insanlık dışı ve hukuka aykırı izolasyonun artık sona ermesi gerektiğine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Tatar, göreve geldiği günden beri Kıbrıs Türk halkına yönelik yürütülen bu zulme son verilmesi yönünde bir vizyon ortaya koyduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Tatar, tüm engellemelere rağmen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geliştirilmesi ve tanıtılmasına devam edileceğini aktardı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’de Türk varlığının temsilcisi ve çıkarlarının koruyucusu olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle KKTC’nin var olmaya ve gelişmeye devam edeceğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Tatar, yarım asırdan fazla süredir başarısızlıkla sonuçlanan ve artık tüketilmiş olan federasyon modelinden, Kıbrıs Türk tarafının rızasını çektiğini ve 2021 yılında Cenevre'de düzenlenen 5+BM gayriresmi toplantısında yeni vizyonunu ortaya koyduğunu hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en az Güneydeki Rum Devleti kadar egemen olduğunu ve Kıbrıs Türk tarafının tükenmiş, ölmüş ve gömülmüş çözüm modeline yatırım yapmayacağını dile getirdi.
Kıbrıs Türk tarafının her zaman diplomasiden yana olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü teyit edilmeden yeni ve resmi müzakerelere başlanmayacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Tatar, altı ayı geçmeyecek bir süre için BM Genel Sekreteri'nin Kişisel Temsilcisi olarak María Ángela Holguín Cuellar’ın iki taraf arasında ortak bir zemin olup olmadığını araştırmak için görevlendirildiğini ve altı ayın sonunda adadaki gerçekleri objektif bir şekilde rapor etmesini beklediğini ifade etti.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, BM 77. ve 78. Genel Kurul toplantılarına yaptığı çağrılara da atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının temsiliyetinin engellediği bir platformda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uluslararası topluma KKTC'yi tanıma ve Kıbrıs Türklerine yönelik insanlık dışı ve hukuk dışı kısıtlamalarla uygulanan zulme son verilmesi çağrısının tarihi bir adım olduğunu belirtti.
Uluslararası topluma seslenen Cumhurbaşkanı Tatar, haksız izolasyonlara son verilmesi çağrısı yaptı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Türk Devletleri Teşkilatına oy birliğiyle gözlemci üye olmasına da değinen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC’nin ilanının 40. yıl dönümünün kutlandığı bu dönemde, statüyü yükselten bu olumlu gelişmeden cesaret alarak onurlu mücadeleye devam edileceğini ifade etti.
Dünya liderleriyle görüşmeye ve Kıbrıs Konusunu onlara aktarmaya büyük önem verdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının görüşlerini ve karşılaştığı adaletsizlikleri her fırsatta aktardığını kaydetti.
Azerbaycan ve Kırgızistan'a resmi ziyaretlerde bulunduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, ülkeler arasındaki ilişki ve bağların daha da güçlendirilmesi amacıyla Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadyr Japarov ile görüştüğünü vurguladı.
Kıbrıs Türk tarafının, Kıbrıs Rum tarafıyla iyi komşuluk ilişkileri kurmak ve iş birliği yapmak isteğini anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, bu amaçla başlatılan iş birliği diyaloğundan bahsetti.
Türkiye Cumhuriyeti üzerinden Kıbrıs’ın Avrupa Birliği elektrik enterkonnekte sistemine bağlanması da dahil olmak üzere altı iş birliği önerisini de içeren proaktif bir diplomasi izlediklerini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, “ada etrafındaki hidrokarbon kaynakları”, “yeşil enerjiye geçişte güneş enerjisinin etkin kullanımı”, “adanın tatlı su kaynaklarının yönetilmesi”, “adanın mayınlarının temizlenmesi” ve “düzensiz göçün ele alınması” önerilerini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Tatar, her iki tarafın ihtiyaçları ve karşılıklı çıkarları dikkate alınarak hazırlanan bu altı alandaki iş birliğinin Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar arasında güven oluşturacağı ve bölgede çok ihtiyaç duyulan istikrara da katkıda bulunacağını kaydetti.
Kıbrıslı Türklerin Gazze'de yaşanan can kaybı ve yaklaşık 30 bin kişinin ölümüne ulaşan insani trajediden derin kaygı duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, “Hiçbir şey masum insanların, bebeklerin ve çocukların hayatından daha önemli değildir” ifadelerini kullandı.
Benzer mezalimin mağduru bir halk olarak Kıbrıs Türklerinin, Filistinlilerin yaşadığı insanlık trajedisinin çok iyi farkında olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Tatar, Filistin'de bir an önce ateşkes sağlanarak diplomasinin hakim olması, şiddet ve yıkımın yerini barışın alması dileğinde bulundu.
Yaşanan trajedinin insan yaşamında güvenliğin önemini bir kez daha ortaya koyduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, “Çok şükür Türk Silahlı Kuvvetleri sayesinde 1974'ten sonra adada huzur içinde yaşıyoruz. Barış Harekâtı sadece Kıbrıslı Türklere değil, Kıbrıslı Rumlara da barışı getirdi. Bu aynı zamanda Türk ordusunun adadaki varlığının neden sorgulanamayacağını da açıklıyor” dedi.