KIBRIS

Tatar, "baskılara asla müsaade etmeyeceğini” söyledi

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi María Ángela Holguin  ile görüşmesi sonrasında basına açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi María Ángela Holguin  ile görüşmesi sonrasında basına açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Tatar, Holguin ile yaklaşık bir saat süren bir görüşme yaptıklarını belirterek, görüşmede Holguin’e görev yetkilerini ve Kıbrıs Türk tarafının görev yetkilerine verdiği onayın özünü yeniden hatırlattığını ifade etti.

Tatar, Holguin’in Genel Sekreter tarafından 5 Ocak’ta 6 ay süreyle iki taraf arasında yeni ve resmi bir sürece geçilebilmesi için ortak zemin olup olmadığını araştırmak amacıyla görevlendirildiğini anımsatarak, “meseleyi başka yerlere çekip ‘liderleri buluşturalım, liderlerle bir diyalog oluşturalım’ şeklindeki baskılara asla müsaade etmeyeceğini” söyledi.

Kıbrıs Türk tarafının, üç buçuk yıl önce, Cenevre’de ortaya koyduğu yeni siyasetin devam ettiğini, Türkiye’nin bu siyasete tam destek verdiğini belirten Tatar, Gambiya’ya birlikte gittiği Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yaptıkları değerlendirmede Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarının kabul edilmesi ile ancak müzakerelerin başlayabileceği konusundaki tutumlarında ısrarcı olduklarını ve geri adım atmayacaklarını yinelediklerini söyledi.

Tatar, bugünkü görüşmede Holguin’e Kıbrıs Türk tarafının egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüsünün teyit edilmesi ile ancak müzakere masasına geçilebileceği yönündeki tutumunu bir kez daha ifade ettiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar, Holguin’in altı aylık görev süresinin 5 Temmuz’da dolacağına işaret ederek, “Belli oluyor ki, ortak zeminin olmadığına dair bir takım saptamalar vardır. Biz ne dedik? Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statümüzün karşılanabilmesi için bazı adımların atılması lazım. Egemenliğimizin net bir şekilde belirtilmesi lazım… Şu andaki pozisyona baktığımızda (BM Güvenlik Konseyi’nin) 4 Mart 1964, 186 numaralı kararla Kıbrıs Cumhuriyeti tüm Kıbrıs hükümetiymiş gibi muamele görmeye devam ediyor. “ dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar ayrıca, Güney Kıbrıs’ın Annan Planı’na “hayır” demesine rağmen tek taraflı olarak Avrupa Birliği'ne alındığını, Kıbrıslı Türklerin yıllardır izolasyon ve ambargolara maruz kaldığı bir sistem olduğuna işaret ederek, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türklerin dünya ülkeleriyle, dünya lideri ile görüşmemize bile tahammülü olmadığını söyledi.

Tatar, İslam İşbirliği Teşkilatı 15. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne katılmak üzere Gambiya’ya ziyaretleri öncesinde, Güney Kıbrıs'ın Kıbrıs Türk tarafının orada yapacağı çalışmaları ve konuşmasını engellemek için bazı girişimde bulunduğunu da belirterek, “Aynı şeyi Türk dünyasına da yapıyorlar. Şimdi bu zihniyetle biz hangi masaya oturup neyi çözeceğiz? Masaya oturmak bir şeyi çözmez esas olan zihniyetin değişmesidir” dedi.

Bunun için de Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarının kabul edilmesi gerektiğini yineleyen Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının da egemen eşit bir halk olarak bu mücadeleyi vermekte olduğunu vurguladı.


Cumhurbaşkanı Tatar, bugünkü görüşmede tüm bunları Holguin ile yeniden paylaştığını belirterek, “Ortak zemin oluşmazsa, buluşma ve tekrar bir görüşme sürecinin başlamasının hiçbir anlamı yoktur.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kolombiyalı diplomatın görev süresi tamamlandıktan sonra yazacağı raporda bütün bu hassasiyetlere önem göstererek, doğruları yazması gerektiğini belirterek, “Kendisi, bir ay sonra altı ayını tamamladıktan sonra, Kıbrıs meselesinin özünü, Kıbrıs meselesinin detaylarını, Kıbrıs Türk halkına yapılan haksızlıkları yerinde ve detaylı bir şekilde görme fırsatı yakalamış olacaktır. Dolayısıyla eğer adil bir rapor ortaya çıkacaksa, bütün bunların bu raporda ifade edilmesi gerekmektedir” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Genel Sekreter'in Kıbrıs konusunda tecrübeli olduğunu, Kıbrıs meselesinin çözümü için herhangi bir baskının yapılmaması gerektiğini bildiğini yineleyerek, “Kıbrıs’ta eğer bir anlaşma olacaksa BM teamüllerinde olduğu gibi ‘freely negotiatable’ ve ‘mutually acceptable’ olmadır. Yani iki halk serbestçe oturup kendi pazarlıklarını yapacaklar ve en sonunda da her halkın rızası ile gönüllü bir anlaşma ortaya çıkacaktır” dedi.

“Kıbrıs Türk tarafını , baskıyla çözüme götürmenin doğru olmadığını, bunların netice de vermediğini aktardığını” da söyleyen Tatar, Kıbrıs Türk tarafının Türkiye’nin tam desteği ile milli dava yürüttüğünü, Kıbrıs’ta bir anlaşma olacaksa iki devletin iş birliği ile olabileceğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Bazı sivil toplum örgütleri kendilerine göre gidip bir şeyler söylüyorlar ama bu onları bağlar” diyerek, “Bizi bağlayan devletimizdir, alınan kararlardır, halkımızın mücadelesidir, Anadolu ile Türkiye ile olan ilişkilerimizdir” dedi.


Kıbrıs Türk tarafının siyasetin arkasında durmaya devam edeceğini, bunu Holguin’e yeniden ifade ettiğini söyleyen Tatar, “Kendisi de bizi gayet iyi anlamıştır” dedi.

Holguin’e yürüttüğü bütün çalışmalardan dolayı teşekkür eden Tatar, şöyle konuştu:

“Kendisinden beklentim; yazacağı raporda, bütün bu gerçekleri, Kıbrıs'ta son yarım asırda yaşananları en iyi şekilde tahlil edip, bunları raporuna yansıtmasıdır. Çünkü kendisi altı aydır muhataplarıyla Kıbrıs meselesinin özünü anlama ve tekrar öğrenme fırsatı bulmuştur. Dolayısıyla, bütün bunları, Kıbrıs Türk halkını yapılan haksızlıkları ve Kıbrıs Rum halkının nasıl pozisyonunu istismar ederek esas itibarıyla Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün esas kaynağı olduğunu rapora yansıtması benim temennim ve dileğimdir.”

Tatar-Holguin görüşmesinde Cumhurbaşkanlığı'ndan bir heyet de hazır bulunmuştu.