Tatar, İngiliz Milletvekili Smith’in İngiltere’den KKTC’ye doğrudan uçuş yapılması çağrısını değerlendirdi
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne doğrudan uçuşların düzenlenmesi çağrısı, siyaseti insan hakları düzleminde algılayan, dogmatik takıntılardan uzak, rasyonel siyasetin bir tezahürüdür.
İngiltere’de ve KKTC’de yaşayan her iki ülkeden 10 binlerce Kıbrıslı Türk ve İngiliz’in yaşamlarına kolaylık sağlamaktan öte, her iki ülke arasındaki kadim sosyal, kültürel ve ekonomik ilişkileri ileri noktalara taşıyacak olan bu anlayış, insan hakları bağlamında da gelinen noktada zaruridir.
Garantör ülke olarak İngiltere’nin önemli sorumlulukları vardır ve bu sorumlulukları objektif bir anlayışla yerine getirmek durumundadır.
1960 ortaklık cumhuriyeti kuruluş antlaşması ile Ada’da iki egemen üsse sahip olarak imtiyazını günümüzde halen sürdürmekte olan garantör İngiltere’nin aradan geçen 60 yıl boyunca Kıbrıs Türklerinin uğradığı mağduriyetlerin ve kısıtlamaların ölçüsüz boyutlara ulaşmasına yönelik tavır ortaya koyacak siyasi kararlığı gösterebilmesi, aynı zamanda kendileri açısından tarihsel ve insani bir sorumluktur.
Bu noktada, yıllardır çağdışı ve insanlıkla bağdaşmayan kısıtlamalara tabi tutulan Kıbrıs Türk Halkı olarak İngiltere’den meşru beklentimiz; batı demokrasisinin temel ilkeleri arasında da önemli bir yer tutan halkların egemenlik hakkına saygı ilkesi uyarınca, Kıbrıs’ta ayrı bir halk olan Kıbrıs Türkü’nün egemenlik talebini dikkate alması ve buna uygun şekilde hareket etmesidir.
Kıbrıs Türkü’nün seyahat hakkını gasp eden bu türden kısıtlamalar, aynı zamanda İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 13’üncü maddesinin de açıkça ihlali niteliğindedir.
Bu bağlamda İngiliz Yüksek Komiseri İrfan Siddiq, Kıbrıs Türk Halkı’nın yıllardır tabi tutulduğu, uluslararası hukukla da bağdaşmayan bahse konu kısıtlamalarla ilgili olarak, Ada’nın gerçeklerini en yakından bilen bir diplomat olarak İngiltere devletinin bu gerçeklere uygun siyasi tavır takınmasına destek olmalıdır.
Özellikle uluslararası hava taşımacılığına dair tüm standartlara uygun olan ve çok kısa süre sonra hizmete girecek olan Ercan Havaalanı’nın yeni terminali, direkt uçuşları teknik olarak da uygun kılmaktadır.
24 Nisan 2004 tarihinde gerçekleşen Annan Planı referandumu sürecinde, İngiltere’nin de o dönem üyesi olduğu AB’den yetkililerinin Kıbrıs Türk halkına verdiği sözler, halen belleklerdedir.
‘Referandumda Kıbrıs Türkleri evet derse ödüllendirilecek, Rum tarafı hayır derse cezalandırılacak. Kıbrıs Türkleri referandumda evet derse ambargolar kalkacak, Kıbrıs Türkleri açıkta ve soğukta bırakılmayacak’ sözleri verilirken, aradan 19 yıl geçmesine rağmen verilen bu sözlerin bir teki bile yerine getirilmedi.
Geldiğimiz noktada, siyaseti sorunlara çözüm mekanizması olarak konumlandırıp verilen sözlerin yerine getirilmesi hem siyasi tutarlılık hem de batı demokrasisinin güvenilirliği ve meşruiyeti açısından elzemdir.
Her daim altını çizdiğim üzere, Kıbrıs Türk tarafı olarak bizim anlayışımız, adanın gerçeğini de yakından ilgilendiren özellikle enerji ve iki halkın günlük yaşamını yakından ilgilendiren konularda karşılıklı bağımlılık ilkesinden ve kazan kazan felsefesiyle bir iş birliği tesis etmektir.
Bu doğrultuda attığımız adımlara Kıbrıs Rum tarafının da pozisyonunun olumlu olması halinde gerçek anlamda egemen eşitlik temelinde bir işbirliği olacak ve bu iş birliği mekanizmasının hem adamıza hem de bölgemize tartışmasız yararlar getireceği nettir.
Bunlar da ilginizi çekebilir