YEREL HABERLER

Toros, Liderlere 'tarihi bir sorumlulukları' olduğunu hatırlattı

SOSYAL MEDYA Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Fikri Toros, sosyal medya hesabından "Doğu Akdeniz'de enerji ve petrol jeopolitiği" başlıklı paylaşımında, Kıbrıs liderlerini tarihi bir sorumluluk altında olduklarını idrak etmeye davet etti. Fikri Toros'un paylaşımı şu şekilde: "DOĞU AKDENİZ’DE ENERJİ VE DOĞALGAZ JEOPOLİTİĞİ Kıbrıs’ın “çekirdek” konumunda olduğu ve Doğu Akdeniz’de birçok tarihi çatışma sahasını bünyesinde barındıran Levant bölgesi, son yıllarda küresel enerji denkleminde öne çıkan güçlerin kontrol alanlarına katmak istedikleri önemli bir jeostratejik merkez olmuştur. Hint Okyanusu’ndan Avrupa’ya ulaşan ticaret yollarının odağında olması, Ukrayna savaşından dolayı Rus petrol ve doğalgaz ihracatına uygulanan yaptırımlarla birleşince, zengin hidrokarbon kaynaklarına sahip olan Levant bölgesi Avrupa için önemli bir alternatif kaynak niteliği kazanmış, dolayısıyla bölgenin stratejik önemi artmıştır.
Batı’nın Rusya’ya uygulamakta olduğu sert yaptırımlar nedeniyle, bölgesel ve küresel aktörlerin Doğu Akdeniz’i çeşitli girişimlerle kritik bir uluslararası işbirliği alanına dönüştürmekte kararlı oldukları görülmektedir. "KIBRIS MESELESİ OLMAK ÜZERE GÜNDEMDEKİ SORUNLARIN ÇÖZÜMLENMLERİNE BAĞLIDIR" Genelde Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs üçgeni içerisinde yer alan deniz yetki alanları, özelde ise Kıbrıs Adası çevresindeki Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) üzerindeki hukuki ve siyasi sorunların aşılabilmesi halinde, doğalgaz rezervlerinin orantılılık ve hakkaniyet prensiplerine bağlı şekilde paylaşımı, çıkarılması ve iletim hatlarıyla ticarileştirilmesi mümkün olacaktır. Türkiye’nin halen bölgede yürütmekte olduğu proaktif dış politika, İsrail, Kıbrıs, Mısır ve Yunanistan arasında doğalgaz alanında jeoekonomik işbirliği odaklı bir stratejik girişim olarak okunmalıdır. Ankara’nın çok yönlü siyasi, diplomatik ve ekonomik girişimleri, enerji güvenliği başta olmak üzere Doğu Akdeniz rezervlerinden elde edilebilecek ulusal çıkarları ve bölgesel gücü azami düzeyde savunmak amaçlıdır. Kıbrıs sorununun siyasi eşitliğin tartışma konusu olmayacağı, adil ve karşılıklı kabul edilebilir kapsamlı çözümü, bahse konu amacın ve bölgesel işbirliğinin bir gerekliliği olacağından, tüm taraflar için de bir teşvik unsuru olacağı kesindir. Bilinmelidir ki, bölgedeki enerji kaynaklarının verimli bir şekilde çıkarılması, çeşitli boru hatları ve LNG tesisleri üzerinden Avrupa pazarına ulaştırılması, başta Kıbrıs meselesi olmak üzere gündemdeki siyasi ve diplomatik sorunların çözümlenmelerine bağlıdır! İlgili tüm BM Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen “egemen eşitliğin” kabul edilmesini bir önkoşul haline getirerek kapsamlı çözüm müzakerelerini engellemekte olan Sayın Tatar’a; ve Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini kabul etmekten kaçan Sayın Anastasiades’e bu gerçekleri hatırlatır, daha fazla geç kalmadan takvimli ve sonuç odaklı bir yöntemle resmi müzakerelerin devamı için BM Genel Sekreteri’ne çağrı yapmaları gerektiğini vurgularım. Kıbrıslı liderleri, başta kendi toplumlarına ve ülkelerine olmak üzere, komşu ülkelere ve Avrupa’ya karşı da tarihi bir sorumluluk altında olduklarını idrak etmeye davet ederim."