Atalay, Arıklı'ya "daha birleştirici" açıklamalarda bulunma çağrısı yaptı Atalay, Arıklı'ya "daha birleştirici" açıklamalarda bulunma çağrısı yaptı

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Özkunt, iki toplum arasında önce güven ortamının kurulması ve karşılıklı empati yapılması gerektiğini anlattı, “Rum tarafı Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası'na dayanan eşitlik haklarını Kıbrıslıtürklerle paylaşmaya hazır olmalı” dedi
 
Özkunt: Türkiye ile ilişkilerin sağlıklı ve doğru bir zemine oturma ihtiyacı var

Kıbrıs Postası TV’de yayınlanan “Sabah Postası” adlı programda Gökhan Altıner’in sorularını yanıtlayan Özkunt, Türkiye-KKTC ilişkilerinin sıkıntılı olduğunu, 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yapılan müdahaleler sonrasında, her alanda müdahalelerin çoğaldığını belirterek, Türkiye ile ilişkilerin sağlıklı ve doğru bir zemine oturma ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Bu zemine Türkiye’nin de ihtiyacı olduğunu kaydeden Özkunt, TDP’nin hükümete geldiğinde bu zemini oluşturacağını belirtti ve “Kıbrıs Türk halkının önceliği olmayan ve hayati önemi olmayan dayatma yatırımların da bununla bağlantılı olduğunu söyledi.
 
“Türkiye, Yunanistan’la ilişkiler ve Kıbrıs sorunu konusunda 2024’ü planlıyor”

Atama Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve atama Başbakan Ünal Üstel’in geçtiğimiz gün ani bir şekilde İstanbul’a giderek TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmesini de değerlendiren Özkunt, Türkiye’nin Yunanistan’la ilişkilerinin gelişmeye başladığını hatırlattı ve İstanbul’daki görüşmenin, zamanlaması açısından manidar olduğunu vurguladı.

Özkunt, “Tabi Türkiye 2024’ü planlıyor. Yunanistan’la ilişkiler ve Kıbrıs sorunu konusunda nasıl bir siyaset güdüleceğini belirliyor. Öte yandan Türkiye’deki yeni İçişleri Bakanı kara para ve çetelerin üzerine gidiyor ve bu soruşturmaların neredeyse tümünde bir Kıbrıs ayağı oluyor. Görüşmede bunun da konuşulduğunu düşünüyorum” dedi.
 
“Tatar ve Üstel’in İstanbul’a çağırılması, Türkiye-Yunanistan ilişkileriyle birinci dereceden bağlantılı”

Eğitim ve sağlık alanlarında ciddi sıkıntılar olduğunu, TL kullanımından dolayı Kıbrıslıtürklerin fakirleştiğini ve aslında bunların konuşulması gerektiğini kaydeden Özkunt, Girne hastanesinin bir türlü tamamlanmadığına, Güzelyurt hastanesinin atıl vaziyette olduğuna, diğer hastanelerin ise yetersiz durumda iken külliye inşaatının tam gaz devam ettiğine işaret etti.

Zaman içinde bu görüşmede neler konuşulduğunun ortaya çıkacağını söyleyen Özkunt, ancak konuşulanların Türkiye-Yunanistan ilişkileriyle birinci dereceden bağlantılı olduğunu düşündüğünü yineledi.
 
“Bunlar ayak üstü ve resmi olmayan konuşmalar”

Kıbrıs sorununun çözümü konusunda bir zemin olmadığını ve bu zeminin oluşturulması gerektiğini ve bu zeminin ne olması gerektiğinin de aslında belli olduğunu kaydeden Özkunt, çözümün BM kararları doğrultusunda bir federasyon olduğunu, Rum tarafının uzlaşmaz tavrı ile Türkiye’nin iki devletli çözüm söyleminin eş zamanlı olarak mutlaka değişmesi gerektiğini belirtti.

Takvimlendirilmiş bir müzakere çerçevesinde görüşmelerin başlaması gerektiğine işaret eden Özkunt, Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Nikos Hristodulidis’in TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmeye çalıştığını, Erdoğan’ın da Hristodulidis’i Ankara’ya davet ettiğinin söylendiğini ancak bunların geçmişteki örneklerine benzer ayak üstü ve resmi olmayan davetler olduğunu dile getirdi.
 
“Zamanında ‘Türk tarafında Rumca dersi, Rum tarafında Türkçe dersi zorunlu olsun’ önerisi sundum”

Bu çerçevede Kıbrıs Rum ve Türk tarafları arasında sosyal, kültürel ve ticari çalışmaların arttırılması, belki iki tarafın ders kitaplarının incelenmesi gerektiğini söyleyen Özkunt, daha önce kendisinin “Türk tarafında Rumca dersi, Rum tarafında Türkçe dersi zorunlu olsun” önerisi yaptığını hatırlattı.

Özkunt, “Binlerce araç karşılıklı olarak her gün geçiş kapılarından geçiyor. Bu açılan kanalları rahatlatmak lazım. Yeşil Hat Tüzüğü'ne bağlı ticaret hacmini büyütmek lazım. Ortak bir hastane ya da üniversite olabilir mi diye arayış içinde olmak yani yakınlaşmayı her alanda çalışmak lazım” dedi.
 
“Rum tarafı Kıbrıs’ı Kıbrıslıtürklerle paylaşmaya hazır olmalı”

50 yıldan fazladır birilerinin yönlendirmesi ve zorlamasıyla iki taraflı görüşmelerin yapıldığını ancak bir sonuç alınamadığını, demek ki bu yöntemde bir sıkıntı olduğunu vurgulayan Özkunt, az önce sözünü ettiği yakınlaşma çalışmaları konusuna yoğunlaşılması gerektiğini dile getirdi.

İki toplum arasında önce güven ilişkisinin kurulması ve karşılıklı empati yapılması gerektiğini anlatan Özkunt, “Rum tarafı Kıbrıs’ı Kıbrıslıtürklerle paylaşmaya hazır olmalı” dedi.
 
“2024 bütçesi ‘halka hizmet bütçesi’ değil”

Hükümetin geçtiğimiz aylarda açıkladığı “Kalkınma Planı” hakkında da konuşan Özkunt, bu planı samimi bulmadığını, nüfusu bilinmeyen bir ülkede kalkınma planı yapılamayacağını söyleyerek, nüfus sayımı ile belirlenen ve dijital sistemle her gün gün güncellenen ve "KKTC’nin nüfusu budur” denilecek bir sistem kurulması gerektiğini kaydetti.

Özkunt, ekonomideki en hantal kesimin kamu olduğunu, bütçenin büyük kısmının maaşlar ile cari transferlere gittiğini, 78 milyar 717 milyon TL’lik 2024 bütçesinde eğitime, sağlığa, çevreye ve alt yapıya hiçbir kaynağın ayrılmadığının görüldüğünü ve bu bütçenin “halka hizmet bütçesi” olmadığını belirtti.
 
“Sen iradeni AKP’ye teslim etmişsin”

“Siz hükümetin uzmanlarla oturup bir atölye çalışması yaptığını duydunuz mu?” diye soran Özkunt, ekonomideki çalışmaların verilere dayalı, bilimsel ve ekonomideki tüm paydaşlarla birlikte ve ortak akılla yapılması gerektiğini vurguladı.

Özkunt, “Dersimizi çok iyi çalışıp irademizi elimize almamız lazım. Bu ülkeyi liyakat ve ahlak sahibi kadroların yönetmesi gerekir. Sen iradeni AKP’ye teslim etmişsin. Türkiye yönetiminin müdahale etmeye bu kadar istekli olduğunu düşünmüyorum ama her fırsatta gidip liyakatsizliğini ve beceriksizliğini gösteriyorsun, müdahaleye alan açıyorsun. Türkiye de karşısında işini bilen siyasetçi-bürokrat görmek istiyor” dedi.
 
“Toplum için eleştirme hakkımız var”

Ülkedeki muhalefet boşluğu hakkında da değerlendirmelerde bulunan Özkunt, geçmişte bir araya geldikleri bir toplantıda, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman’a “Neden bir 'İttifak Yasası'nı Meclis'te önermiyorsunuz?” diye sorduğunu, “Olabilir, çalışalım” cevabını aldığını ancak sonuçta herhangi bir adım atılmadığını kaydetti.

Özkunt, oysa bir federal ittifakta her parti seçimlere kendi kurumsal kimliği ile girebilecek ve ortaklaşılan alanlarda da ülkeyi birlikte yönetebilecekler. Siyasete ve siyasi partilere güven kaybı yüksek boyutlardadır. Hiçbir parti tek başına bu ülkeyi düzlüğe çıkaramaz, ülkemizin ortak akılla yönetilmesi gerekir” dedi. 

Toplumun ana muhalefet görevini verdiği bir partiyi eksik gördükleri noktalarda eleştirme hakları olduğunu, kendilerinin bunun üzerinden bir prim yapma dertleri olmadığını belirten Özkunt, “TDP toplum için siyaset yapıyor. Yaptığı eleştiriler de yine toplum yararınadır. Kimse de buna yanlış bir algıyla bakmamalıdır” dedi.

Editör: Ayşe Açıkel