"Türkiye’nin oturup seyirci kalması beklenemez"
Halkın Partisi Genel Başkanı ve eski Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ABD’nin Kıbrıs Rum yönetimine silah ambargosunu kaldırma kararıyla ilgili açıklamalarda bulunarak “Türkiye ABD’nin bu kararına tepki göstermekte son derece haklıdır çünkü bölgedeki dengeleri Türkiye ve Kıbrıs Türkleri aleyhine değiştirmeye çalışıyorlar. Türkiye’nin oturup buna seyirci kalması beklenemez. Ancak bunun kararı alınırken soğukkanlı olunmalı, tahriklere gelmeden stratejik ve mantıklı adımlar atılmalıdır. Stratejik ortağımız ve müttefikimiz olan Türkiye ile birlikte hareket etmeliyiz ama bunu bölgede gerginliği artırmak için değil bilakis dengelerin bozulmasına izin vermeyerek barışı ve istikrarı sağlamak için yapmalıyız” ifadelerini kullandı.
Kudret Özersay “hem dünya genelinde hem de Doğu Akdeniz bölgesinde ABD ile Rusya arasında ciddi bir gerginlik ve çekişme var, küresel aktörlerin stratejik öncelikleri ve yıllardır belirli bir temele oturan güç dengeleri değişiyor. Kıbrıs Rum siyasi liderliği ABD’nin Rusya konusundaki zayıf karnını kendi menfaati çerçevesinde kullanmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
RUM LİDERLİĞİ AYNI TARİHİ YANILGIYA DÜŞÜYOR
Kıbrıs Rum liderliğinin geçmişte olduğu gibi şimdi de güvenlik ve bölgesel barış konularında tarihi bir yanılgı içinde olduğunu düşündüğünü vurgulayan HP lideri Kudret Özersay “bu adanın yakın siyasi geçmişinde Kıbrıs Rum siyasi liderliğinin aşırıya kaçan taleplerinin maalesef Kıbrıs’ta yaşayan herkese birtakım ağır bedeller ödettiğini hep birlikte yaşayarak gördük. Gerginliğin ve askeri anlamdaki tırmanmanın herkese zararı olur çünkü doğal olarak Türkiye ve KKTC bölgedeki askeri dengeyi değiştirmeye dönük olarak atılacak adımlar karşısında dengeleyici hamleler yapacaktır, bunu da kimse yadırgayamaz” ifadelerini kullandı.
Kıbrıs Rum siyasi liderliğinin tarihi süreçte hangi konularda aşırı talepleriyle dengeleri değiştirmeye kalkıştığını ve her defasında bundan nasıl zarar gördüğünü örneklerle özetleyen Halkın Partisi Genel Başkanı Özersay sözlerini şöyle sürdürdü: “1963’te Anayasa mahkemesinin kararlarını tanımayarak ve ortaklık devletini gasp ederek tarihi bir yanılgıya düştüler, bedelini masum siviller ödedi ama Kıbrıslı Türkler tüm zorluklara rağmen varlığını sürdürdü. 1974’te Yunanistan’daki askeri cunta ile düzenlenen darbe sonucunda adayı Yunanistan’a bağlama ve tamamına sahip olma yanılgısına düştüler, bedelini yine masum insanlar ödedi ama başarılı olamadılar, Türkiye ve Kıbrıs Türkü o dengenin bozulmasına müsaade etmedi. Mülkiyet konularında aşırıya kaçarak makul olana razı olmayarak Avrupa İnsan Hakları mekanizmalarını bile bıktırdılar ve günün sonunda istediklerini elde edemediler, bugün TMK konusunda üzgün ve kızgındırlar. Annan Planı döneminde makul olana, uzun uğraşlar sonucunda bir orta noktada buluşulmasına imkan veren uzlaşı çözümüne televizyonlarda göz yaşı dökerek hayır denilmesi çağrısı yapan Kıbrıs Rum siyasi liderliği bugün artık herhangi bir çözüm belgesinde o unsurları bulamayacağını ve geçen zamanın o açıdan aleyhine olduğunu yeni yeni görüyor. Kıbrıs Rum siyasi liderliği Doğu Akdeniz’deki doğal zenginlikleri tek başına araştırma, tek başına çıkarma ve kullanma yoluna giderken bu bölgede dengeleri değiştirmeye yönelmişti. Bakan olarak görevde bulunduğum dönemde Türkiye ile birlikte deniz yetki alanları konusunda attığımız adımlarla sahada da dengeyi yeniden sağlamıştık. Ve şimdi de silahlanma konusunda ABD’nin Rusya konusundaki zayıf karnını kullanarak bölgedeki dengeyi bizim aleyhimize olacak şekilde değiştirmeye çalışıyorlar. Olmayacak, bunu anlamaları lazım. Yakın tarihimiz herkese ve özellikle Kıbrıs Rum siyasi liderliğine gerekli dersleri almaları için fazlasıyla örnek sunuyor”.
GERGİNLİK VE ÇATIŞMA DEĞİL BARIŞ VE İSTİKRAR LAZIM
Dünya genelinde ekonomik bir kriz yaşanırken ve pandeminin yarattığı ekonomik yıkımın etkileri henüz atlatılmamışken bu bölgede kesinlikle çatışma ve gerginliğe gerek olmadığını, ihtiyacın barış ve istikrar olduğunu vurgulayan HP lideri Özersay açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Şimdi Doğu Akdeniz’i bir ticaret havzasına ve tam olarak bir ekonomik işbirliği alanına dönüştürme fırsatı varken global düzeydeki güç dengelerini değiştirmeye çalışan büyük aktörleri bu coğrafyaya üstelik de taraf olacak şekilde dahil etmek, ABD’deki lobi imkanlarını kullanarak bu kez da Kıbrıs’ta silahlanma yarışını tetiklemek tarihi bir hata olur. Bu adanın ve bölgenin ihtiyacı olan şey kesinlikle bu değildir. Bu gereksiz gerginliği sona erdirmek için aldıkları kararları en kısa sürede gözden geçirmelerini diliyorum”.
Bunlar da ilginizi çekebilir