İtalyan enerji devi Eni'nin CEO'su Claudio Descalzi,
'Eastmed Boru Hattı'nın
Türkiye olmadan hayata geçirilemeyeceğine dikkat çekti. Descalzi'nin sözleri Yunanistan'da büyük yankı uyandırdı.
İtalyan Devlet Hidrokabon Şirketi ENI’nin CEO’su Claudio
Descalzi “halen birçok kullanılmayan potansiyele sahip Doğu Akdeniz bölgesindeki zengin yataklardan Avrupa’ya doğal gaz taşınması amacıyla EastMed-Poseidon boru hattının inşa edilebilmesi için öncelikle Türkiye ile bir
anlaşma lazım” dedi.
Politis’in haberine göre Descalzi bu sözleri geçen perşembe günü, İtalyan hükümetinin EastMed-Poseidon projesine giren ülkelerle olası görüşme ve inisiyatiflerinin ele alındığı İtalyan Meclisi Dış Konular Komitesi’nde yaptığı konuşmada dile getirdi
Haberi
“Kıbrıs Sorununa Türkiye ve Doğal Gazın Denkleme Girdiği Çözüm… ENI Doğu Akdeniz’e Jeopolitik Müdahaleye Çalışıyor” başlıkla manşete çeken gazete, Descalzi’nin boru hattını inşa çabalarını Türkiye’ye bağlamasının dikkat çektiğini yazdı.
Habere göre Descalzi, Doğu Akdeniz bölgesinde Türkiye ile Güney Kıbrıs arasında çözülmesi zor anlaşmazlıklar olduğunu ve Türkiye’nin 2019’da Libya ile yaptığı anlaşma nedeniyle yeni bir ihtilaf çıkacağı kanaatini dile getirerek “Vurguluyorum,
Türkiye ile böyle bir anlaşma yapılmalı. Türkiye olmadan İsrail, Kıbrıs ve Yunanistan’la boru hattıyla ilgili anlaşmaya varmayı düşünemeyiz” dedi.
EastMed’in çok talepkâr bir boru hattı olduğunu belirten Descalzi “doğal gaz boru hatları, doğal gazı olanlar ve alıcılarla zamanında anlaşmaya varma olanağı olanlar tarafından yapılır. Dolayısıyla İtalya olarak siyasi bir anlaşmaya katılamayız, doğal gazın alıcısı ülke olarak başka ülkeler hesabına karar veremeyiz” ifadesini kullandı.
Gazete, İtalya Meclisi Dış Konular Komitesi Başkan Yardımcısı Paolo Formentini’nin
“İsrail’in Türkiye ile diyaloğa devam edebilmesini umuyoruz. Bu mantıkla Sayın Descalzi’nin sözleri bizi şaşırtmadı gerçekte, dile getirdiği ana fikir mümkündür” dediğini yazdı. Meclis Komitesi üyelerinin çoğunluğunun İtalyan hükümetine EastMed boru hattı inşasını derinlemesine incelemesi ve bu maksatla ülkeler arasında görüşmeleri kolaylaştırması çağrısı yaptığını ekledi.
Rum Enerji Bakanı Yorgos Papanastasiu Rum yönetiminin, ENI CEO’su Descalzi’nin EastMed’in Türkiye ile anlaşma yapılmadan gerçekleştirilemeyeceği sözlerine katılmadığını belirterek, özetle “bunlar bir özel sektörün görüşleri. Doğu Akdeniz’deki yataklarla ilgili çözümü olan başka birçok şirket var. Mısır çözümü var. Kısa süre önce doğal gazın Ada’da sıvılaştırıldıktan sonra Avrupa’ya nakledilmesi çözümünü sundum” dedi.
Descalzi’nin sözlerinin ENI’yi otomatikman bölgede gerçekleştirilecek planların dışında mı bıraktığı sorusuna olumsuz cevap veren Papanastasiu özetle şöyle devam etti:
“ENI geçmişte de Descalzi’nin ağzından, Türkiye’nin Kıbrıs’ta olan çözümlerin parçası olması gerektiğini dile getirdi. Kıbrıs hükümeti bu görüşü paylaşmıyor. Doğu Akdeniz’den doğal gazın nakil çözümleriyle ilgili kararı özel sondaj şirketleri ve yatırımcılar alacak. ENI bir görüş ifade etmiş olabilir, başka şirketler başka şeyler söylüyor.”
Aynı gazete Hristodulidis hükümetinden, adının açıklanmasını istemeyen bir kaynağın “son dönemde doğal gaz- Mısır terminalleri, EastMed, İsrail’le enerji ortaklıkları gibi işittiğimiz senaryolardan en mümkün olanı sonuncusudur” dediğini, şunları eklediğini yazdı:
“İsrail ve Kıbrıs doğal gazı için yüzer ya da kara terminali inşa etme konusunda anlaşmayı başarabilirsek Kıbrıs sorununda da olgular değişebilir. O zaman kendi ihtiyaçları için kullanmak üzere
Kıbrıslı Türklere de doğal gaz verilmesi ve Türkiye’nin muhtemel ikmali meselesi plana girecek. Bu konular oyunun kurallarını değiştirmek üzere şimdiden ortaya konulabilir.”
Gazete BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Özel temsilcisi ve Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart’ın, AB’yi Kıbrıs sorununa müdahil etmeye çalışan Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis ile hafta başında gerçekleştirdiği görüşme sonrasında yaptığı açıklamada “kinayeli bir şekilde, AB Kıbrıs sorunundaki önemli bir ortaktır ancak bilindiği gibi herhangi birinin herhangi bir prosedüre arabulucu olarak girmesi bütün müdahillerin olurunu gerektirir” dediğini hatırlattı.