Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Eczacılık Fakültesi öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Övgü İşbilen ve Yrd. Doç. Dr. Ender Volkan Çınar tarafından Kıbrıs Florasında yetişen bitkilerin günümüzün önemli rahatsızlıklarından Alzheimer hastalığına karşı etkilerini araştıran bir proje çalışması başlatıldı. Proje yürütücülerinden Yrd. Doç. Dr. İşbilen, Alzheimer hastalığının yeni bir hastalık olmadığını ancak özellikle gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfusundaki artışa bağlı olarak hastaların sayısının giderek arttığını dile getirdi. Özellikle gelişmiş ülkelerde ve refah seviyesi yüksek toplumlarda 65 yaş ve üstü kişilerin toplumda en hızlı artan yaş grubunu oluşturduklarını söyleyen İşbilen, “Alzheimer hastalığının görülme sıklığı yaş ile artış göstermektedir. 65 yaş üstü her 100 kişiden 8’inde Alzheimer hastalığı görülmektedir” bilgisini paylaştı. Yrd. Doç. Dr. İşbilen Alzheimer hastalığını yaşayan kişilerin karşılaştıkları birçok sorun bulunduğunu belirterek, “Bunlar hastalığın tedavisinde kullanılan ilaç miktarının kısıtlı olması, söz konusu ilaçların yan etkilerinin bulunması ve piyasadaki mevcut ilaçların hastalığın her formuna karşı başarılı tedavi edici etki sağlamaması olarak sıralanabilir” dedi. Bu durumun araştırmacıları yeni moleküllerin araştırılmasına yönlendirdiğini ifade eden İşbilen, kendilerinin de bu gerekçe ile yola çıktıklarını ve Kıbrıs Florasına ait tıbbi bitkilerin Alzheimer hastalığına karşı potansiyel önleyici etkilerini araştırmak için çalışma başlattıklarını dile getirdi. Proje yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Çınar da Alzheimer hastalığının ilerleyici bir nörolojik hastalık olduğunu vurgulayarak, “Alzheimer yaygın bir demans türüdür. Ayrıca beyin hücrelerinin ölümüne sebep olmaktadır” ifadesini kullandı. Alzheimer hastalığına yakalanan bireyin yaşam kalitelerinde birçok zorlukla karşılaştıklarını da aktaran Çınar, “Hastalar gündelik hayatı etkileyecek unutkanlıklar, kişisel ihtiyaçları yerine getirmede zorluklar, zaman ve mekânı karıştırma, konuşma ve anlama yetisindeki zayıflıklar, sosyal aktivitelerden kendini izole etme, eşyaları kaybedip başkalarını suçlama, kişilik ve davranış değişiklikleri yaşayabiliyorlar” anımsatmasında bulundu. Yrd. Doç. Dr. Çınar, bu durumun sadece hastanın değil, hem hastaya hem de hasta yakınlarına büyük zorluklar yarattığını ve hastanın yaşam kalitesini de oldukça düşürdüğünü dile getirdi.