Başbakan Ünal Üstel, Azerbaycan’ın Şuşa şehrinde gerçekleşen “Türk Devletleri, Jeostratejik Gerçeklikler ve Küresel Felaketler Bağlamında Yeni Stratejik Hedeflere Doğru” konferansında konuştu...

Başbakan Ünal Üstel'in  konferansta yaptığı konuşması aynen şöyle;

" Can Azerbaycanlı kardeşlerimizin elde ettikleri büyük zaferle, işgalden kurtardıkları öz toprakları Şuşa’da gerçekleştirilen “Türk Devletleri, Jeostratejik Gerçeklikler ve Küresel Felaketler Bağlamında Yeni Stratejik Hedeflere Doğru” başlıklı, uluslararası konferansın, “Yeni bir diyalog platformu olarak parti diplomasisi” oturumunda sizlerle birlikte olmaktan Türk Milleti'nin bir evladı olarak, büyük mutluluk ve gurur duyduğumu belirtmek istiyorum.

Azerbaycan’ın işgal altındaki öz topraklarını azad ettiği zaferini Şuşa’dan bir kez daha selamlıyorum. 2009 yılında Nahçıvan Antlaşması'yla, dört ülke tarafında kurulan İşbirliği Konseyi, 2021 yılında İstanbul’da düzenlenen Zirve’de, Türk Devletleri Teşkilatı ismini almış, giderek büyüyen, gelişen ve etkisi her geçen gün artan önemli bir örgüte dönüşmüştür.

Hatırlanacağı üzere,  Türk Devletleri Teşkilatı’nın, 2022 yılında Semerkant’ta yaptığı zirvede, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Azerbaycanlı kardeşlerimizin büyük gayreti ile ve üye devletlerin oy birliğiyle, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasal adıyla teşkilata gözlemci üye olmuştu.

Ardından, Cumhurbaşkanı, Meclisi, Başbakan, Bakanlar, Devlet kurumları ve Sivil Toplu Kuruluşları seviyesinde Türk Devletleri Teşkilatı’nın çeşitli toplantılara katılarak devletimizi bu platformlarda temsil etmeye başladık.

KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üye olarak girmesi Türk dünyasının son yıllardaki dayanışma vizyonunun gerçek bir örneğidir.

Bu gelişme kardeş Türk devletlerinin yan yana, omuz omuza olduğunu bir kez daha tüm dünyaya kanıtlanmıştır.

Bilinmesini isterim ki; Türk Devletleri ailesinin tartışılmaz bir üyesi olan Kıbrıs Türk Halkı, Türk Devletleri Teşkilatı’nın bir üyesi olmaktan büyük onur ve mutluluk duymaktadır. Ayrıca üyeliğimiz konusunda bize destek veren tüm kardeş ülkelere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Köklü bir geçmişe sırtını dayayan ve emin adımlarla  güçlü bir geleceğe yürüyen Türk Devletleri Teşkilatı, 200 milyona yaklaşan nüfusu, yaklaşık 4.5 milyon kilometre kareyi bulan ve Avrupa Birliği'nden daha büyük coğrafyası ve yaklaşık 2 trilyon dolara yaklaşan ekonomik potansiyeliyle bölgesel bir güç olmanın ötesinde, artık küresel bir güç olma potansiyeline ulaşmıştır.

Türk Devletleri Teşkilatı, oluşturulan sağlam kurumsal yapısı ile  küresel ve bölgesel ilişkiler bağlamında yarattığı potansiyelle üye ülkelerin sırtını güvenle yaslayacağı bir güç haline gelmiştir.

Türk Devletleri Teşkilatı, ateş çemberine dönmüş Coğrafyamızda, üye devletlerin ekonomik, kültürel ve sosyal ilişkilerin geliştirilmesinden öte, bölgesel barışın ve güvenliğin sağlanması adına da önemli roller oynamaktadır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak bizler de Türk Devletleri Teşkilatı’nın sınırlarını doğu Akdeniz’in ortasına kadar genişlettik. Türk Devletleri Teşkilatı’nın artık Doğu Akdeniz’de serhat bekçiliğini yapan bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vardır.

Kıbrıs Türk halkı, son 70 yıllık süreçte, çok zorlu günlerden geçmiş, kendi bağımsızlık ve var oluş mücadelelerini vermiş, üzerine yaşadığı toprakları vatan yapmayı başarmış ve devlet sahibi olmuş bir halktır. Halkımızın kendi kaderini belirleme hakkını kullanarak devletimizi kurmamıza rağmen, haksızca sürdürülen, her tür izolasyona, ambargoya, baskıya ve zulme karşı direnerek, ayakta kalmayı başardık.

O yüzden, Kıbrıs Türk Halkı’nın yürütmekte olduğu varoluş mücadelesinde sizlerin dayanışması ve desteği bizler için çok önemlidir.

Bugün Rum liderliğinin halkımıza uygulanan insanlık dışı izolasyonları sürdürme hatta daha da kötüleştirme politikası artarak devam etmektedir.

Bizim çocuklarımız, gençlerimiz, sanatçılarımız, kadınlarımız kısaca tüm insanımız sportif müsabakalara, sanatsal ve kültürel etkinliklere dahi bu izolasyonlar nedeniyle katılamamaktadır.

Kıbrıs Meselesine ilişkin yürütülen tüm çözüm müzakerelerinde yapıcı olan taraf biz olduk. Birleşmiş Milletlerin ortaya koyduğu çözüm planına evet dedik ama buna rağmen, muhataplarımızdan aynı iyi niyeti görmedik. Barışa ve çözüme elimizi uzattık ama uzattığımız el hep havada kaldı.

Yaşananların ardından 2020 yılı ile birlikte tıpkı Azerbaycan gibi, kendi göbeğimizin bağını kendimiz kesmeye karar verdik ve yeni dış politik vizyonumuzu ortaya koyduk.

Bu vizyon, devletimize dört elle sarılma vizyonudur. Bu vizyon, 50 yıl müzakere masalarına hapsedilmiş halkımızı bu esaretten kurtarma ve dünyada hak ettiğimiz saygın yeri alma vizyonudur. Bu vizyon, tıpkı burada bulunan tüm Türk Devletleri gibi, özgürce, egemen şekilde, kendi topraklarımızda ve kendi devletimizde, sonsuza dek yaşama vizyonudur.

Halkımızın haklarını dünyaya tescil ettirmek için çıkmış olduğumuz yolda ortaya koyduğumuz bu yeni vizyonun bir sonucu olarak; Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın BM’nin 77. ve 78. Genel Kurulu konuşmalarında KKTC’nin resmi olarak tanınmasını ve Halkımıza uygulanan insanlık dışı izolasyonun kaldırılması çağrısı yapmıştır. İnanıyorum ki siz Sayın Erdoğan’ın bu çağrısı üye devletler için de büyük anlam taşımaktadır.

Yine yeni vizyonumuzun bir neticesi ve yapılan girişimlerin bir sonucu olarak, Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri bizi oy birliği ile teşkilata gözlemci üye olarak kabul etmiştir. Can Azerbaycan’a gerçekleştirdiğimiz ziyaretlerin ardından, Azerbaycan KKTC ilişkileri bambaşka bir boyuta taşınmıştır.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev, KKTC ile siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerin daha da ileri seviyelere taşınacağı yönünde açıklamalar yapmıştır.

Sivil Toplum Kuruluşlarımız buralara gelerek, Azerbaycan Sivil Toplum Kuruluşları ile işbirliği yapmaya başlamıştır.

Aynı şekilde Azerbaycan heyetleri ülkemize gelerek, bu ilişkilerin daha da ileriye taşınmasına destek olmuştur.

Cumhurbaşkanımız, başbakanımız ve bakanlarımız Azerbaycan’da gerçekleştirilen toplantılarda en üst seviyede ağırlanmışlardır.

Ancak belki de en büyük adımımız, bugünkü oturumun da başlığını olan partilerimizin attığı adımdır.

2023 yılı sonunda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde İktidarda olan partimiz Ulusal Birlik Partisi, Türkiye  Ak Parti ve Yeni Azerbaycan Partisi olarak, tarihi bir işbirliği antlaşmasına imza atmıştır.

Bu antlaşma Azerbaycan’da yeniden teyit edilmiştir.

Bu gelişmelerin ardından partiler arası diyaloğumuz da artmıştır.

Partilerimizin aynı zamanda iktidarda olmaları sayesinde, hükümetler arası diyaloglarımız da artmıştır.

Yani toplantımızın da başlığı olan “partiler arası diplomasi”, devletler arası diplomasinin adeta bir itici gücü haline gelmiştir.

Bu çalışmaların ardından çok daha büyük bir gelişmeler yaşanmıştır.

Azerbaycan Ulusal Parlamentosu, KKTC ile Azerbaycan Dostluk Grubu’nun kurulması kararını meclisten geçirmiş ve Azerbaycan-KKTC Dostluk Grubunu kurmuştur. Bu en basit tabirle meclislerimizin birbirini tanıması anlamına gelmektedir ki, bu çok önemli bir adımdır.

Bugün, hem Türkiye hem de Azerbaycan ile KKTC Meclisleri arası dostluk gruplarımız bulunmaktadır.

İnanıyorum ki çok yakın bir gelecekte, Türk Devletleri Teşkilatı’na üye tüm ülkelerin hem siyasal partileri ile hem de meclisleri ile buna benzer iş birliği antlaşmalarına imza atacak ve çok kısa sürede onlarla da kucaklaşacağız.

Yaşadığımız gelişimler bunlarla sınırlı değildir. Geçtiğimiz gün Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin artık Türk Devletleri Teşkilatına tam üye olmasının zamanının geldiğini açıklamıştır. Sayın Aliyev haklıdır. Bunun da zamanı gelmiştir. Kendisine teşekkür ediyorum.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak, tam üyeliğe de hazırız ve inanıyoruz ki bu da çok kısa bir sürede gerçekleşecektir.

Bu adımların ardından, yürekten inanıyorum ki, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması da mutlaka gündeme gelecek ve o da çok uzak olmayan bir gelecekte gerçekleşecektir.

Bu noktada bu ilişkilerin geliştirilmesinde son derece önemli rol oynayan başta Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev’e, Azerbaycan Başkan Yardımcısı Sayın Tahir Bugadov ve emeği geçen herkese partim ve halkım adına bir kez daha teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak, dünya ile kucaklaşmak istiyoruz. Bu noktada dünya ile kucaklaşmadan önce milletimizle kucaklaşarak, milletimizden aldığımız güçle bu yolculuğa çıkmak istiyoruz.

Milletimiz samimi bir şekilde arkamızda olursa, bu dünyada karşımızda kimse duramaz. Tüm Türk Devletleri Teşkilatı Üyeleri’nden, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerimizi geliştirme noktasında kapılarını bize açmasını bekliyoruz.

Bunu önce partilerimiz üzerinde, ardından meclislerimiz üzerinde ardındansa devletlerimiz üzerinde yapmaya hazırız.

Biz ortak bu milletin tarihte kurulan son devletiyiz, hepinizin kardeşiyiz, tüm Türk devletlerinde öz kardeşlerini kucaklamasını bekliyoruz.

Çünkü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak biz, tüm kardeşlerimizle kucaklaşamaya hazırız.

Biz kardeşiz, Biz ortak bir milletin, kardeş devletleriyiz. Köklerimiz bir, atalarımız birdir. Tarih boyunca

Üzüntümüz bir, sevincimiz bir oldu. Acımız bir, yasımız bir oldu. Dilimiz bir, davamız bir oldu. Yani Geçmişimiz birdi, geleceğimiz de bir olmalıdır.

Cevdet Yılmaz, "Kanlı Noel" şehitlerini andı Cevdet Yılmaz, "Kanlı Noel" şehitlerini andı

Gerçekleşen bu toplantıda sizlerle bir arada bulunmaktan, sizlere hitap etmekten duyduğum büyük mutluluğu bir kez daha paylaşmak istiyorum. Bizleri burada misafir eden Sevgili Azerbaycanlı kardeşlerimize yürekten teşekkür ediyorum.  Konferansın, tüm Türk Dünyasına hayırlar getirmesini diliyorum. Ve Şuşa’dan haykırıyorum; bu coğrafya gardaşlarımızındır ve sonsuza dek gardaşlarımızın kalacaktır."