Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Ekonomik Kalkınma ve Yerel İş Gücü Politikalarından Sorumlu Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Erman Yaylalı, asgari ücretin sürekli olarak açlık sınırı civarında kaldığını belirtti, TDP’nin bu konudaki tüm çalışmalarının hazır olduğunu kaydetti.
Yaylalı: “Asgari ücrete rakamsal olarak bakmak doğru değildir”
Yasal mevzuatta asgari ücretin, “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçi ve eşinin ve bir veya iki çocuğunun yeterli beslenme, barınma, konut, sağlık, giyim, aydınlatma ve ısıtma, ulaşım, çağdaş düzeyde sağlık servisi, eğitim, kültür, dinleme, eğlence vb. gereksinmeleri için geçerli fiyatlar üzerinden bunları karşılamaya yetecek miktarda olmak üzere saptanan ücrettir” olarak tanımlandığını hatırlattı.
Bu tanımdan hareket edilerek, açlık sınırı ile yoksulluk sınırı kavramlarının da birlikte değerlendirildiğinde; asgari ücretin şu anki değerinin çok üstüne çıkması gerektiğinin söylenebileceğini kaydeden Yaylalı, “Asgari ücrete rakamsal olarak bakmak doğru değildir” dedi.
“Tartışmalar bilimsel verilerle değil rakamlar üzerinden yapılıyor”
Önemli olanın “asgari ücretin alım gücü” olduğuna vurgu yapan Yaylalı, gelinen bu aşamada yapılması gerekenin ise bilimsel veriler ortaya koyularak, emekçilerin insanca yaşayabilmelerine imkân verecek şekilde ve yasada tanımlanan ihtiyaçları sağlayacak bir asgari ücretin belirlenmesi olduğunu kaydetti.
Yaylalı, “Ama üzülerek belirtmek isterim ki; bunların hiçbiri bilimsel veriler çerçevesinde ele alınmadan, yine rakam ve oranlar üzerinden tartışmalar yapılacak ve yine asgari ücretle çalışan insanlarımızın alacakları ücret açlık sınırının üzerine çıkamayacaktır” dedi.
“Asgari ücret sürekli açlık sınırı civarında kalıyor”
Açlık sınırı kavramının sadece asgari ücret tanımındaki “gıda” kavramını içerdiğine işaret eden Yaylalı, yasal tanımdaki diğer unsurların karşılanabilmesinin ise maalesef yoksulluk sınırını yakalayabilmek anlamına geldiğini vurguladı.
“Ülkemiz şu anda bu durumun bile çok uzağındadır ve asgari ücret açlık sınırı civarlarında kalmaktadır” diyen Yaylalı, önümüzde günlerde asgari ücretle ilgili yapılacak tüm tartışmaların da bu kısır döngü etrafında yapılacağını ve tamamen anlamsız bir hal alacağını kaydetti.
“Mal ve hizmet fiyatları denetlenmiyor”
Ekonomilerinde enflasyonist ortamların geçerli olduğu ülkelerde fiyatların genel seviyesindeki artışların, ücretleri artırdığı birçok bilimsel araştırma ile de ispatlandığını söyleyen Yaylalı, başka bir ifade ile “fiyat-ücret sarmalının” kaçınılmaz olarak oluştuğunu belirtti.
Yaylalı, “Ama bizim ülkemizde oluşan fiyat-ücret sarmalının sorumlusu asgari ücrete yapılan artışlar değil, ekonomi yönetimi diye bir unsurun olmaması, mal ve hizmet fiyatlarının hiçbir açıdan denetime tabi tutulmamasıdır” dedi.
“Uzmanların görüşlerine yer verilmiyor, el yordamıyla yapılıyor”
Devlet yönetiminin mal ve hizmet fiyatlarının belirlenme sürecinin hiçbir aşamasında yer almadığını, bu durumda oluşan başıboşluğun da fiyatlar genel seviyesinin sürekli yükselmesine yani enflasyonist bir ortamın süreklilik kazanmasına yol açtığına dikkat çeken Yaylalı, TDP olarak görüşlerinin rakam ve oran tartışması yerine bilimsel veriler ortaya konularak ve asgari ücret tanımında yer alan tüm unsurlar (beslenme, eğitim, sağlık, ulaşım, giyim, dinlenme, eğlenme vb.) dikkate alınarak insanca yaşanılabilecek bir asgari ücretin belirlenmesi olduğunu kaydetti.
Yaylalı, “Ancak üzülerek görmekteyiz ki yönetim kademelerinde bu çalışmaları yapabilecek, değerlendirebilecek düzeydeki insanlarımızın görüş ve önerilerine hiçbir şekilde başvurulmuyor. Her konuda olduğu gibi asgari Ücret konusunda da el yordamıyla hareket ediliyor” dedi.
“Tüm çalışmalarımız hazırdır”
Yaylalı, ekonomik açıdan bakıldığı zaman bu durumun, emeği ile geçimini sağlayan asgari ücretli, sabit ve dar gelirli yurttaşlar ile sosyal yardım maaşı ve engelli maaşı ile geçinmeye çalışan yurttaşların aleyhine geliştiğini ve bu kesimin sürekli olarak yoksullaşmasına, alım güçlerinin azalmasına yol açtığını söyledi.
Yaylalı, “TDP olarak bizim esas hedefimiz, yaratılan enflasyonist ortam sayesinde ezilmekte olan, sürekli alım gücünü kaybeden, yoksullaşan insanlarımızın refah seviyesini yükselterek adaletli bir gelir dağılımını sağlamak olacaktır. Bununla ilgili tüm çalışmalarımız hazırdır ve yönetime geldiğimiz ilk altı ay içeresinde tüm yurttaşlarımız bunu görecektir” ifadelerini kullandı.