Ağır Ceza Mahkeme’sinde tutuklu yargılanan sanık 2 Tekin Arhun'un 5 Haziran Çarşamba günü yaptığı müdafaası, birçok diğer tanığın ve sanık 1 Turgut Muslu’nun şahadetleri ile çelişti.
SAHTELENDİĞİ İDDİA EDİLEN RAPORUN 2006’DAN BU YANA KENDİLERİNDE MEVCUT OLDUĞUNU İLERİ SÜRDÜ
Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Sanık 2 Tekin Arhun yaptığı müdafaasında suçlamaları kabul etmediğini, evrak üzerinde değişiklik yapmasının söz konusu olmadığını belirtti.
Arhun, şirketleri C&T Construction'ın sorumlusu Erol Kadayıfçı’nın her ay sonu evrakların birer kopyasını alarak muhasebeye verdiğini, tüm evrakların kontrol edildiğini, yapılacak değişikliklerde Erol Kadayıfçı ile uygunluğun sağlandığını, sahtelendiği iddia edilen raporun 2006’dan bu yana kendilerinde mevcut olduğunu iddia etti.
Bafra’daki işin çok kapsamlı olduğunu, 2005’de aldıkları işi 4 yılda, 2009’da teslim ettiklerini, hızlı ve özenli çalıştıkları için EBİ iyi niyetli olarak bazı hakedişleri öne çektiğini ifade etti.
MUSLU’DAN O RAPORU DEĞİL, HAKEDİŞ RAPORUNU İSTEDİĞİNİ İDDİA ETTİ
2 bin metreküplük su deposunun davada çok konuşulduğunu, su deposunun plakasının dökülmesinin 3 ay bekleyemeyeceğini ve buna EBİ’nin tolerans gösterdiğini, sahtelendiği iddia edilen emare 3 raporun kesinlikle sahte olmadığını, C&T Construction’da 2006’dan beri mevcut olduğunu yineledi ve raporu şahsen kendisinin avukatları Mustafa Asena’ya verdiğini ifade etti.
Sanık 2 Tekin Arhun, o dönemki ortağı Cafer Gürcafer’le ayrılınca, Gürcafer’in bazı evrakları şirket dışına çıkardığını, 3 Aralık 2013’den önce Turgut Muslu’yu arayıp ziyaret ettiğini, ziyareti sırasında sahtelendiği iddia edilen faaliyet raporunu değil, hakediş raporunu istediğini öne sürdü.
Bakanlıkta fotokopi makinesi bozuk olduğu için ‘çek getir’ dediklerini, evrağı aldığını, ertesi gün evrağı şoförü ile değil, odacısı ile gönderdiğini, evrağın kendisinden şoföre ondan da başka bir çalışanına gitmesinin mümkün olmadığını ileri sürdü.
‘MUSLU YANLIŞ HATIRLIYOR’ (1): ARHUN, MUSLU’NUN YEĞENİ, ZEHRA AVKIRAN’IN RANDEVU İÇİN ARADIĞINI YANLIŞ HATIRLADIĞINI ÖNE SÜRDÜ
9 Aralık’ta saat 12.20 civarlarında kendi telefonundan Turgut Muslu’yu aradığını, Turgut Muslu’nun yeğeninin randevu verilmesi için aradığını söylediğini ama yanlış hatırladığını, kendisinin 9 Aralık’ta Muslu’yu şahsen aradığını, Turgut Muslu’nun yanına mesai sonuna doğru gittiğini ve birkaç dakika kalıp ayrıldığını iddia etti.
MUSLU’NUN YANINA GİTTİĞİNİ AMA GÖRÜŞME YAPMADIĞINI İDDİA ETTİ
Kascon’un avukatı Kemal Mut’un hukuk davasında kendisine 3-13 Aralık tarihleri arasında görüşme yapıp yapmadığını sorduğunu, bu soruya ‘hayır’ yanıtını verdiğini, 9 Aralık’ta Muslu’nun yanına gittiğinde sadece saha tespit tutanağını istediğini, görüşme yapmadığını, Muslu’nun tutanakla beraber saha tespit tutanağının fotokopisini kendisine verdiğini ileri sürdü.
Arhun, 25 Mayıs 2014 tarihinde Turgut Muslu’ya kendilerinin tanık olarak üçüncü kez celp çıkarttıklarını, saha tespit tutanağı fotokopi olduğu için emare yapamayacaklarını, Muslu’nun tutanağı Mahkeme’ye sunmasını ve emare yapmasını istediklerini, bu emarelerin 36 ve 37’inci emareler olduğunu iddia etti. Bu evrakları 20 Mayıs 2014 tarihinde avukatının aslına uygun olması için daireye gönderdiğini ama cevap alamadıklarını ve bu yüzden Muslu’yu celp ettiklerini kaydetti.
‘MUSLU YANLIŞ HATIRLIYOR’ (2): TURGUT MUSLU’NUN EBİ RAPORUNU KENDİSİNE VERDİĞİNİ YANLIŞ HATIRLADIĞINI VE SEKRETER GONCA GÜL ÖZSOY’UN DA ONU ARADIĞINI YANLIŞ HATIRLADIĞINI ÖNE SÜRDÜ
Turgut Muslu’nun 5 Haziran 2006-7 Temmuz 2006 tarihlerini kapsayan EBİ faaliyet raporunun kendisine vermediğini, Muslu’nun yanlış hatırladığını, saha tespit tutanağı fotokopisini aldığı için şaşırmış olabileceğini, sekreter Gonca Gül Özsoy’u ise hiç aramadığını, muhatabının Turgut Muslu olduğunu, Gonca Gül Özsoy’un da yanlış hatırladığını iddia etti.
Orijinal olduğu söylenen emare 1 raporla, sahtelendiği söylenen emare 3 rapor karşılaştırıldığında, işin doğrusunu gösterenin emare 3 olduğunu ileri süren Arhun, bir tek 2 bin metreküplük su deposuyla ilgili tereddüt olduğunu, onda da fotoğrafın ne zaman çekildiğinin belli olmadığını, hakedişten önce su deposunu üst döşeme betonunun döküldüğünü ve beton işlerinin tamamlandığını iddia etti.
[Başsavcılığın tanığı tahkikat memuru Ömer Taşbel, EBi’nin orijinal raporu ile eşleşen 4’üncü hakedişte beton işlerinin % 75’inin tamamlandığını belirtildiğini ve beton işlerinin tamamlanmadığını iddia etmiş, sahtelenerek hukuk davasında davalı Arhun ve şirketi lehine sunulan emare 3 raporda ise beton işlerinin tamamlandığının yazıldığı yönünde şahadet vermişti]
Sahtelenen raporda ‘Beton işleri tamamlandı’ yazan bütün beton işleri tamamlandığını iddia eden sanık 2 Arhun, hukuk davasında sunulan beton talep formlarının gerçeği yansıtmadığını, talep var gibi göründüğünü ama beton döküldü mü, özelliği nedir belli olmadığını, resmin eski olduğunu, muhtemelen değiştirilmesinin unutulduğunu ileri sürdü.
AÇIK AÇIK ‘CAFER GÜRCAFER BENİM HASMIMDIR’ DEDİ
Hakedişten önce deponun bittiğini, Kascon firmasının bir ara kendilerine beton vermeyi kestiğini, başka yerden de beton aldıklarını, Cafer Gürcafer’in bu formları hukuk davasında emare yaptığını, Cafer Gürcafer’le Yüksek Mahkeme’de devam eden bir davası olduğunu söyleyen sanık 2 Arhun, ‘Cafer Gürcafer benim hasmımdır’ dedi ve alt mahkemenin kararının istinaf edildiğini ve kararın değişeceğine inandığını belirtti.
ARHUN SAHADA YAPILAN İNCELEME SONUCU HAKEDİŞİN 6 TEMMUZ’DA İMZALANDIĞINI UNUTMUŞ GİBİ SAVUNMA YAPTI
Davada sahtelendiği iddia edilen raporun EBİ’de olduğunu, sadece oradaki bilgisayarlara bakılsaydı bu raporun iki farklı versiyonu var mı yok mu anlaşılacağını söyleyen sanık, sahtelendiği iddia edilen raporun hakedişinin 4 numaralı hakediş olduğunun söylendiğini, Savcı'nın verdiği evrakların içinde 6 Temmuz tarihli bir faturalarının olduğunu, 5 Haziran-7 Temmuz ayına ilişkin raporun hakedişinin nasıl 6 Temmuz’da hazırlanmış olabileceğini sorarak, bu hakedişin 8 Temmuz’dan önce hazırlanamayacağını ileri sürdü ve bunun masumane bir farklılık ve hata olduğunu iddia etti.
[Savcılık tanığı Taşbel, mahalde yapılan kontrolün ardından EBİ ve sanık 1’le birlikte sanık 2 Arhun’un yüksek mühendisinin 4’üncü hakedişi imzaladıklarını beyan etmiş, Tanık Taşbel 4 numaralı hakedişe ilişkin faturanın Planlama Dairesi’ne sanık 2 Arhun’un imzasıyla 7/7/2006’da gönderildiğini bildirmişti]
“POLİS RAPORUN FARKLI BİR VERSİYONU VAR MI DİYE BAKMADI” DEDİ
Bu raporun kesinlikle farklı versiyonu olduğunu ileri süren sanık 2 Tekin Arhun, bu raporun tarihinin belki de 5 Haziran-4 Temmuz olabileceğini, paralarını almaları için EBİ’nin iyi niyet gösterip rapor tarihini birkaç gün uzatılmış olabileceğini öne sürdü.
Polis raporun farklı bir versiyonu var mı diye bakmadığını, raporun hazırlandığı yer olarak EBİ’deki bilgisayar ve yazıcıların incelenmediğini ve tüm bunların olayı bu noktaya getirdiğini, raporun imzasız olduğunu belirtti.
35 yıllık profesyonel müteahhit olduğunu, hiç ‘betonerme’ kelimesini kullanmadığını, şu yaşına kadar bilgisayar da kullanmadığını, hayatımda bir kere bile print yapmadığını söyleyen Arhun, Polis’in kendisine ‘tutuklusun’ dediğinde, nedenini sorduğunu, raporu sahtelediğinin kendisine söylendiğini, bunu yapmadığını, bütün personelinin bilgisayarlarına ve evdeki bilgisayarlara bakın dediğini, raporda parmak izinin olmasının doğal olduğunu, hukuk davasında raporu tuttuğunu, Polis tutuklusun dediğinde de raporu eline tutuşturduğunu, orada da raporu ellediğini, şoförünün de bu belgenin fotokopisini çektiği için onun da parmak izinin olmasının çok doğal olduğunu ileri sürdü.
Arhun, hiçbir zaman raporu Turizm Planlama Dairesi’nden almadığını, şoförüyle de raporu göndermediğini, rapor emare yapılırken, avukatı Asena’ya ‘Kemal Mut’a verilmesin’ demediğini, belgenin verilmemesini değil, ‘ara verilmemesi’ni söylediğini iddia etti.
Avukat Kemal Mut’un kendisini istintak ederken, konunun ne olduğunu bilmediğinin zabıtlarda açık olduğunu, kendisine hakediş raporunu sorduğunu, 6. raporu istediğini, bunun hakediş olduğunu çünkü hak edişlerin rakamsal, faaliyet raporlarının ise dönemsel olduğunu, 6’ıncı faaliyet raporu diye bir şey olmadığını, 5 Haziran tarihli faaliyet raporunu isteseydi Kemal Mut’a ona göre cevap vermiş olacağını ileri sürdü.
ARHUN, BORCUNU ÖDEMEDİĞİ KASCON DİREKTÖRÜNÜ BU OLAYDAN SONRA BANKASINA MÜŞTERİ YAPTIĞINI SÖYLEDİ!
İlgili dönemde Mağusa’daki işler için Kascon’a borçları olduğunu, Cafer Gürcafer’le ayrılacakları dönemde bunu konuştuklarını, henüz hukuk davasında duruşmalar başlamadan önce Mağusa’da parselasyon yaptıkları ve oraya Kascon’dan beton aldıkları için o borcu kabul ettiğini iddia eden Arhun, Bafra’daki işin ise büyük bir iş olduğunu, Kascon’un müşterisi olduğunu, onun da Kascon’un müşterisi olduğunu, Kascon direktörü İsmail Sergen’in halen müşterisi olduğunu, bu olaydan sonra bankasına Sergen'i müşterisi yaptığını, finans şirketiyle de halen bugün çalışmaya devam ettiğini söyledi.
Kascon Direktörü İsmail Sergen’in halen kendisine yüklü miktarda borcu olduğunu, hukuk davasındaki paranın kendisi için büyük bir para olmadığını, Sergen’in kendisine 300-400 bin sterlin borcu olduğunu, borcu olsaydı 200 bin sterlini direkt silebileceğini ve bu borcun biteceğini öne sürdü.
'ASLA KİMSENİN HAKKINI YEMEDİĞİ'Nİ İDDİA ETTİ
Arhun, müdafaasını ‘Kaç senelik Yargıçlarsınız, ben kaç kere huzurunuza borçlu olduğum için geldim? Ben asla kimsenin hakkını yemedim, kimseye borcumu inkâr etmedim. Burada olduğum için de çok mahcubum. Tüm suçlamaları reddediyorum” diyerek bitirdi.