Dünyada Mart 2022’den beri COVID-19 vakalarında düşüş trendi gözlenmesine rağmen Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre son haftalarda COVID-19 vakalarında artış meydana gelmiştir. 20-26 haziran 2022 tarihleri arasında Dünya çapında 4.1 milyon yeni vaka ve 8500’den fazla ölüm bildirilmiştir. Dünya çapında son 1 haftada COVID-19 vakalarında görülen %18 oranında artışın yanında ölümlerde de %3 artış tespit edilmiştir. Dünyada bölgelere göre en fazla vaka artışı % 47 ile Doğu Akdeniz ve %33 ile Avrupa bölgesinde tespit edilmiştir.
Hepimizin farkında olduğu ve çevremizde gözlemleyebileceğimiz gibi COVID-19 pandemisi ülkemizde ve Dünyada devam etmektedir. 2 seneden uzun bir süredir yaşantımızı etkileyen COVID-19, omicron varyantı baskın hale gelmiş ve alt tipleriyle beraber ( özellikle son haftada artış saptanan BA.4 ve BA.5) insanlar arasında daha bulaşıcı olacak şekilde evrimine devam etmektedir.
Bütün bu nedenlerle sağlıklı bir şekilde günlük yaşantımıza devam edebilmek için kişisel korunma tedbirlerimizden vazgeçmememiz gereklidir. Kişisel korunma tedbirlerinin en başında etkin maske kullanımı gelmektedir. Ülkemiz ve Dünyada artış trendi olan COVID-19 varyantlarına karşı basit bir şekilde korunmanın yolu maske kullanımına devam etmekten geçmektedir.
Rakamlar ve
güncel veriler ışığında değerlendirme yapıldığında varyantlar ve alt tipleri evrimleşme kapasitesiyle yayılımlarını sürdürürken değişikliğe uğramaya devam etmektedir. Bu nedenle varyant ve alt tip değişikliklerinin getireceği olası vaka artışları, hastane ve yoğun bakım yatışı gerekliliklerine önceden hazırlıklı olmak toplum sağlığı yararına olacaktır. Bu hazırlıklar için yapılması gerekenler;
COVID-19 nedeniyle başvuran hastane ile yoğun bakım yatışı gereken hastalar için uygun ve diğer servislerden bağımsız yataklar olması ve yeterli yatağın hazır bekletilmesi, gereğinde kapasitenin nasıl artırılacağının planlanması COVID-19 servis ve yoğun bakım takibi gerektirebilecek hastaların bakımı ve tedavisi için görevlendirilecek hekim, hemşire ve personellerin planlaması yapılıp son dakika kararları ile kaosa ve hizmet aksamasına neden olunmamalıdır. Hali hazırda tespit edilen pozitif vakaların hastaneye başvurma ve doktor muayenesi ihtiyacı göz önünde bulundurularak COVID-19 poliklinikleri oluşturulup, diğer poliklinik hizmetlerinin etkilenmemesinin sağlanması ve diğer nedenlerle poliklinik muayenesi yapılacak olan hastalarla aynı alanlarda bekletilmemesinin sağlanması bulaşı en aza indirmek açısından önemlidir. Bunun için; Oluşturulacak COVID-19 poliklinikleri hastalara gecikmesiz hizmet verilebilecek sayıda olmalı Polikliniklerde çalışacak hekim, hemşire ve personel planlaması yapılmalı, Önceden duyurusu yapılarak ve hastane içerisinde gerekli işaret/yönlendirme levhaları ile COVID-19 hastaları başvuracağı merkezler hakkında bilgilendirilmiş olmalı COVID-19 poliklinikleri bulaş riskini en aza indirilmesi açısından izole olmalı COVID-19 nedeniyle istihdam edilen personel istihdam amacına uygun şekilde hizmet vermelidir. Herhangi bir hastalık nedeniyle hastaneye başvurup başvuru gerekçesi hastalığının yanında COVID-19 pozitif olduğu saptanan hastalar için her serviste yeterli miktarda izole odalar oluşturulması sağlık hizmetinin aksamasının önüne geçecek önlemlerden olacaktır. Ameliyat ya da girişimsel işlemler öncesi hastalara PCR testi, hastane yatışlarında antijen veya PCR testi rutin olarak yapılmalıdır. Acil servisin acil hastalar için kullanılmasının sağlanması açısından, COVID-19 hastalarının rutin poliklinik takip ve tedavileri için acil servis kullanılmamalı,
covid-19 pozitif hastaların mesai dışı zamanlarda acil
durum teşkil eden şikayetleri olması halinde acil servise başvurmaları ve takip, tedavilerinin sağlanabileceği izole alanlar oluşturulması gereklidir. Acil serviste görev yapan sağlık çalışanlarının sayılarının bu hizmetleri yürütecek yeterli sayıya ulaştırılması gereklidir. COVID-19 pandemisinin Dünya çapında hala devam etmekte olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle ülkemizde toplum sağlığını korumak adına COVID-19 antijen/PCR testlerinin yeterli sayıda yapılması, ücretsiz ve ulaşılabilir olması gerekliliğini vurgularız.
Sağlık bakanlığı tarafından açıklanan haftalık verilerde test pozitiflik oranı %10’a yaklaşan ülkemizde yetersiz test yapıldığını gözlemlemekteyiz. Ücretsiz test uygulamasının kaldırılmasının bu yetersiz test sayısında büyük etkisi olduğu açıktır. Test pozitiflik oranları günlük olarak değerlendirilip Dünya Sağlık Örgütünün de önerdiği şeklide yüzde 5 pozitiflik oranının altında olacak şekilde test sayılarının artırılması gerekmektedir. Özellikle üst solunum yolu yakınması olan kişiler hızlı test ve/veya PCR testine yönlendirilmelidir.
COVID-19 pandemisi için koruyuculuğu ve bulaştırıcılığı azalttığı kanıtlanmış aşıların kullanımıyla toplumsal bağışıklığın sağlanması gereklidir. Bu nedenle aşı konusunda var olan ulusal verilerin analiz edilerek aşı koruma oranına göre riskli gruplardan başlamak üzere hatırlatma doz aşı planlaması ve uygulaması kış aylarına kadar tamamlanacak şekilde yapılmalıdır. 5 yaş-12 yaş arası çocuklar için aşı temin edilerek okullar açılıncaya kadar bağışık yanıtın sağlanması için hızla aşılanmalıdır.
Toplum sağlığı adına yaptığımız tüm önerilerin dikkate alınmasını talep ederken, Sağlık Bakanlığı’na sağlıkta örgütlü meslek örgütleri ile iş birliği ve ortak akıl yoluyla kamu sağlığına yön verilmesinin kamu yararına olacağını bir kez daha hatırlatırız.