Harmancı, olayın tesadüfi olmadığını, stratejik bir hamle olarak kurgulandığını savundu.
Harmancı'nın paylaşımı şöyle:
"Tüm olup bitenin benim tarafımdan okunması:
-
Başörtüsü krizi bilinçli bir hareket midir?
Benim görüşüm net bir bilinçli denemedir. Siyaseten ciddi sonuçları da beraberinde getirecek kapsamlı, planlı bir yoklamadır.
Bu krizi çıkaranlar veya teyitleyenler, tüm olup bitenin bu şekilde gerçekleşeceğini net olarak hesap ettiklerine eminim. Kimin ne reaksiyon vereceğine kadar hesaplı bir girişim olduğunu düşünüyorum. -
Bu krizi tetikleyenler ne ummuştur? Nereye varılmak istenir?
Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri de dahil olmak üzere kurgulanan “yapı” içerisinde, ülkede kendilerine göre problem teşkil eden tüm kurumların çökertilmesi vardır. Bunun için yasal zemin ve psikolojik zemin yoklamasında şiddet artırılması vardır.
Siyaseten Kıbrıslı Türklerin hiçbir şekilde Türkiye’den farklı bir ses, seda ve gaile taşımaması nihai hedeftir. Bu uğurda kullanılan temel strateji de bugüne kadar Kıbrıs sorunu üzerinden yaratılmak istenen toplumsal kutuplaşmayı, bu kez kimlik siyaseti üzerinden genişletmek ve derinleştirmektir. Etnik köken ve inanç üzerinden bir korku ve nefret iklimi yaratmaktır hedef. Bunu yaratacaklar ki, uzun yıllardır uyguladıkları demografik mühendisliğin umut ettikleri siyasi sonuçları doğurmasını garanti altına alsınlar. -
“Biz” ne yaptık?
Tasarlanan kurguda “bize” biçilen rolü tam beklenen şekilde oynadık.
Bu konuları ele alış refleksimizle (bir stratejimiz olduğunu düşünmüyorum) ve psikolojik savaşta sadece geçici direnme yöntemleriyle başarılı olabilmek mümkün değildir.
Kapsayıcı olmayan, kendi yolunu özgürce bulamayan, önce insan ve önce çocuk demeyen, evrensel değerler çerçevesinde akılcı çözümleri kurgulamayan hiçbir karşı koyuşun, bir kaç günlük geçici zafer dışında oyunu bozacak bir etki yapması mümkün değildir.
“Size yer ayırdık, gidin oraya” bakış açısı komple skandaldır.
Ailenin çocuğu siyasi ok haline getirmesine tepki gösterenler, şu an o çocuğu ve onun durumunda olan başka çocukları füzeye çevirmiştir. Sonuç, o çocuk ne başı örtülü ne başı örtüsüz hiçbir yerde güvende, özgür, kendiyle ve bu toplumla barışık olamayacaktır.
Çözüm demokrasidir. Çözüm evrensel insan haklarıdır. Çözüm çocuğun yüksek menfaati temelinde kapsayıcı bir anlayışla stratejik akılla davranmaktır. Çözüm ayrımsız sosyal adalettir. Çözüm bize biçilen rolü oynayarak toplumda açılan yaraların üzerine tuz basmak değil, toplum olarak her geçen gün biraz daha yitirdiğimiz insanlığımıza yeniden sahip çıkmak ve bu oyunu bozmaktır.
Şüphesiz bunu başarabilmek zordur ama mümkündür…"