Büsküvütçü: “Şehitlerimizin emaneti baş tacımızdır” Büsküvütçü: “Şehitlerimizin emaneti baş tacımızdır”

Sahte belgelerle satış yapılan taşınmazlar arasında Gönyeli, Balıkesir ve Lefkoşa'daki kıymetli arsalar ve evler yer alıyor. Özellikle Enver Yücel’in geçmişte de sahte evrak suçlarından hüküm giymiş olması ve 2020’de şartlı tahliye edilmesine rağmen benzer suçlara karışması, kamuoyunun öfkesini artırdı.

"BAŞKA NELER GİZLENİYOR?"

Bu olayın ardından, kamuoyunda tapu dairelerinde dönen sahtekarlıklar üzerine ciddi bir tartışma başladı. Daha önce Girne Tapu Dairesinde de benzer sahte vekaletname vakalarının yaşanmış olması, vatandaşların devlet dairelerine olan güvenini derinden sarstı. Bu tür olayların ne kadar yaygın olduğuna dair kaygılar artarken, denetimlerin yetersiz olduğu eleştirileri daha da güçlendi.

Kamuoyunun en büyük endişesi ise, sahte evrakların sadece birkaç olayla sınırlı olmayabileceği ve devletin farklı kurumlarında da benzer dolandırıcılıkların yaşandığı. "Kim bilir başka neler gizleniyor?" sorusu, kamuoyunda yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.

SAHTE EVRAKLARLA İLGİLİ DENETİMLER YETERSİZ Mİ?

Bu tür olayların ortaya çıkması, devlet dairelerindeki denetim mekanizmalarının sorgulanmasına yol açtı. Sahte vekaletnamelerin tapu dairelerine nasıl bu kadar kolay sunulabildiği, taşınmazların yetkililerce nasıl bu kadar kolay el değiştirdiği sorusu gündemde. Özellikle tapu dairelerinde çalışan bazı görevlilerin bu süreçlere dahil olup olmadığı da soruşturuluyor.

Polis, sahte evrak düzenleme sürecinde zanlılardan Özlem Göztaşı'nın tapu dairelerinde orijinal koçanları vererek zanlılara yardım ettiğini, bunun karşılığında para aldığına dair ciddi iddialar bulunduğunu belirtti. Göztaşı, Öztürk ve Yücel’in birlikte hareket ettiği ve suçları organize bir şekilde işledikleri ifade edildi.

"KAPALI KAPILAR ARDINDA NELER DÖNÜYOR?"

Bu skandalla birlikte, kapalı kapılar ardında neler döndüğü sorusu giderek büyüyor. Vatandaşlar, devletin ilgili kurumlarının bu tür olaylara nasıl göz yumduğunu sorguluyor. Denetim eksikliği, yolsuzluk ve organize suçların tapu dairelerinde bu kadar yaygın hale gelmiş olması, devlete olan güveni derinden sarstı.