Güney Kıbrıs’ın sözde “
Münhasır Ekonomik Bölgesi” (
MEB) içerisinde yer alan 10’uncu parseldeki üçüncü araştırma
sondajının geçtiğimiz hafta resmen sona ermesinin ve İngiliz “Stena Forth” sondaj gemisinin tespit ettiği
doğal gazla ilgili yapılan değerlendirmelerin, Rum Yönetiminin
enerji programındaki “
durgun suları bulandırdığı” ileri sürüldü.
Haftalık Kathimerini gazetesi “Glafkos Beklentileri Canlı Tutuyor” başlığıyla geniş yer ayırdığı haberinde, 2019 yılının Şubat ayında “Glafkos-1’de” yapılan ikinci sondajda olduğu gibi, ortaya somut oranlar açıklanmamasına rağmen, araştırmaların bulgularının “Delphyne-1” hedefindeki ilk araştırma sondajında olduğu gibi, önemsiz olarak addedilmemeleri gerektiğine işaret etti.
Mevcut aşamada “yüksek kaliteli özelliklere sahip doğal gaz varlığını gösteren sondaj” ifadesinin, yalnızca olumlu olarak değerlendirilebileceğini yazan gazete, Amerikan şirketinin, gayri resmi olarak, uluslararası borsalardaki varlığıyla ilgili meselelerden ötürü oldukça dikkatli olduğunu belirtti.
“Glafkos-2” hedefindeki miktarların belirlenmesinin, veri toplanması ve analiz edilmesinin tamamlanmasını içeren bir süreçten ortaya çıkacağını ve bunun sonuçlarının atılacak bir sonraki adımları belirleyeceğini kaydeden gazete, önümüzdeki dönemde izlenecek olan sürecin, ilk olarak verilerin analiz edilmesi, ikinci olarak hükümetle görüşülmesi, üçüncü olarak da enerji çalışmalarının nasıl ilerleyeceğine dair kararlarla alakalı olacağını ifade etti.
2022 yılının geri kalanında denizde çalışmalar yapılmayacağını ve önümüzdeki dönemde verilerin analiz edilmek için ABD-Teksas’a gönderileceğini kaydeden gazete, sonraki hamlelerin planlanmasından ortaya çıkan olumlu unsurun, ExxonMobil şirketinin “Glafkos-2” yatağıyla ilgilenmesi olduğunu, çünkü yapılan çalışmaların yatağın potansiyeline dair bir ilk izlenim verdiğini belirtti.
Ancak bu izlenimin atılacak bir sonraki adımların belirlenmesi açısından kesin olmadığına işaret eden gazete, bununla birlikte, şirketin 10’uncu parsel içerisindeki ilk araştırma sondajı denemesinde izlediği taktiğin, şirketin şu an “Glafkos-2” hedefinde takip ettiği eylemin mantığını güçlendirdiğini kaydetti.
10’uncu parsel içerisinde atılan adımlar temelinde, şirketi ilgilendirdiği görülen şeyin, doğal gaz yataklarının morfolojisi olduğunu da belirten gazete, 2019 yılının Şubat ayında “Glafkos-1” hedefiyle ilgili yapılan resmi açıklamaya bağlı olarak, yapılacak olan analizlerin hedeflerinden birinin “Glafkos-1” ve “Glafkos-2” yataklarının özerk mi yoksa aralarında herhangi bir bağlantı olup olmadığının tespit edilmesi olduğuna işaret etti.
Verilerin iki yatağın birbiriyle bağlantılı olduğunu göstermesi halinde, bunun gerçekleştirilecek hamleler açısından olumlu olarak addedildiğini yazan gazete, Glafkos-2 hedefinde yapılan çalışmaların sonuçlarına yönelik pozitif çağrışımları güçlendiren bir diğer unsurun ise, doğal gaz ateşinin yakılması olduğunu ifade etti.
Bunun tespit edilen doğal gazın deniz yüzeyine çıkıp çıkmadığının test edilmesi olduğunu belirten gazete, bu prosedürün gerçekleştirildiğini ve ilk sonuçların memnun edici olduğunu yazdı.
İngiliz sondaj gemisinin bölgeden ayrılmasıyla, 10’uncu parseldeki bu yılki çalışma programının tamamlandığını da ifade eden gazete, bununla birlikte, 10’uncu parseldeki araştırma çalışmalarının tamamlandığının düşünülmemesi gerektiğini ekledi.
MAVROYANNİS VE ELLİNAS’TAN DEĞERLENDİRMELER
Politis gazetesi ise “Doğal Gazımızı Kıbrıs’a Nasıl Getirebiliriz” başlığıyla manşetten geniş yer verdiği haberinde, Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis ile enerji uzmanı Haralambos Ellinas’ın değerlendirmelerine yer verdi.
Gazeteye göre açıklamasında “büyük miktarlara sahip olsak bile, ki şu ana sahip olduğumuz görülmüyor, aniden petrol veya doğal gaz tedarikçisi olabileceğimizi düşünmemiz avantajlı bir seçenek değil” ifadelerini kullanan Mavroyannis, ancak kendi ihtiyaçlarını karşılayabileceklerine işaret etti.
Kendi ihtiyaçlarını kendi doğal gazlarıyla karşılayarak, adanın enerji maliyetini ikiye bölebileceklerini ifade eden Mavroyannis, sahip oldukları rezervler küçük olmasına rağmen, yalnızca 12’inci parselde bulunan “Afrodit” yatağıyla bile, kendi ihtiyaçlarını 60 yıllığına karşılayabileceklerini ve enerji maliyetini yarıya düşürebileceklerine işaret etti.
Bunun ülke açısından yeni bir ekonomik görünüm anlamına geleceğini belirten Mavroyannis, ayrıca bu söylediğinin siyasi boyutuna bakılması gerektiğini de ifade etti.
“Kıbrıslı Türklere, kendi alacağımız gibi maliyet fiyatına doğal gaz tedarik etmemiz durumunda, bizi suçladıkları şeyler konusunda halıyı ayaklarının altından çekeriz” iddiasında bulunanMavroyannis, bütün bunları şimdi değil 10 yıldır söylediğini savundu.
Mavroyannis “Afrodit yatağından Kıbrıs’a küçük bir boru hattıyla, büyük ekonomik ve siyasi kazançlara sahip olabileceklerinin işin özü olduğunu” vurguladı.
Avrupa’nın, Rus doğal gazından bağımsız olması için, Kıbrıs’taki doğal gaz yataklarına ihtiyacı olup olmadığına dair bir soruya karşılık ise Mavroyannis, buna olumsuz yanıt vererek, bunun ekonomik açıdan avantajlı olmadığını ve miktarların da çok küçük olduğunu söyledi.
Mavroyannis, AB’nin politikasının enerji güvenliğini iyileştirmek olduğu andan itibaren, Rusya’yla problemi olan Ukrayna veya Gürcistan üzerinden geçen boru hatları yerine Türkiye üzerinden geçen boru hattından söz etmenin mantıklı olmadığını, çünkü AB’nin yeniden şantaj ve tutsaklık altında olacağını iddia etti.
Temiz çözümler istemeleri durumunda, gerek yenilebilir enerji kaynakları gerek de doğal gaz konusunda adanın tümünü düşünmeleri gerektiğini de dile getiren Mavroyannis, Kıbrıs’ın tümünü düşünerek planlar yapmaları gerektiğini söyledi.
Kıbrıs doğal gazını ülkeye getirerek hem kendilerinin, hem de Kıbrıslı Türklerin ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini ifade eden Mavroyannis, Ukrayna meselesinin kendilerini uyandırması ve Türkiye’yle de ilgili olarak, ülkeleri için ne yapmaları gerektiğini düşünmeleri gerektiğini ifade etti.
Türkiye’nin büyük enerji ihtiyaçları olduğunu ve yaptığı hamleleri takip ettiklerini dile getiren Mavroyannis, Türkiye’nin İsrail’le konuşmaya başladığını, Mısır’la da ilişkilerini iyileştirmeye başladığını ve muhtemelen bu Güney Kıbrıs’la da olursa, Türkiye’nin de tüketici olarak oyuna girmesine dair şartların meydana gelebileceğini iddialarına ekledi.
Enerji uzmanı Haralambos Ellinas ise açıklamasında, doğal gazın Güney Kıbrıs’a gelişiyle ilgili olarak, Vasiliko’daki projenin çok geç olmadan yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Sahip oldukları tek teyit edilmiş yatağın “Afrodit” yatağı olduğunu da belirten Ellinas, AB’nin yeşil enerjiye geçişinin hızlanmasıyla, Doğu Akdeniz’in enerji geleceğinin yeni bir stratejiye ihtiyacı olduğunu sözlerine ekledi.