Gözler aslında birçok şeyin aynasıdır da bazen o gözlerin içinde ne fırtınalar koptuğu, ne olaylar olduğu, neleri gördüğü, neleri bildiği ve en önemlisi bir fotoğraf makinesi gibi nel...
Gözler aslında birçok şeyin aynasıdır da bazen o gözlerin içinde ne fırtınalar koptuğu, ne olaylar olduğu, neleri gördüğü, neleri bildiği ve en önemlisi bir fotoğraf makinesi gibi neler çekip hafızaya kaydettiğini ilk bakışta birine bakarak anlayamıyor insan.
Bazen
insan kendini bile anlayamıyor !
Çevresini, hayatını sorgulamayı öğreniyor çoğu zaman. İnsanların kalleşliğini mesela, dost görünen haysiyetsiz yüzlerin suratına tükürme hazzını yaşamak istiyor bazen.
Dönen çarka çomak sokası geliyor.
Bir
bomba atmak, ortalığın altını üstüne getirmek istiyor ama günün sonunda bakıyor ki çevrede gerçekten insan yok. Ötekileşen bir toplumun içinde sürüp giden bir manşet durumu mevcut. Taraf olan bir toplumun bertaraf görünme çabasının acizliği içinde dönüp duruyor dünya.
İnsanlar mı dünyanın etrafında dönüyor yoksa dünyamı insanların etrafında mı dönüyor diye bakıyoruz sadece. En nihayetinde anlıyoruz ki birçok insan dönüyor ama döndüğü şey sadece kendi etrafı oluyor ve insanlık denen bu basit ama uygulaması zor kelime yerini insan olan insansız topluma bırakıveriyor.
Çok fazla uğraşmamak, milyarlar dolusu insanın yaşadığı topluluğu düzeltmek yerine onlara mı ayak uydurmak gerekir diye düşünüyorsunuz ama bir bakmışsınız ki aslında değişmeyen düzenin maskarası olmuşsunuz.
O zaman ne oluyor biliyor musunuz:
Can yakmaya, güçlü olmaya, bertaraf olmak yerine bir taraf seçmeye çalışıyorsunuz.
Yıllardır bakıyorum, yazıyorum, çiziyorum …
Hangi taraf da olduğunuzun belki de artık pek bir önemi yok ama insan bir şeyi savunuyorsa onun üstüne gitmeli diye düşünüyorum. Doğruyu savunmalı, haklıyı savunur gibi görünüp, haksızı savunacağı yere olayları irdelemeli. Bunları yapmayan bir insanoğlunun, at gözlüğü takıp olaylara bakış açısı getirmesini bekleyen, birkaç tane yada birkaç yüz tane zibidi, budala yada onlara her ne deniyorsa artık bir şey getirmesini bekleyemezsiniz.
Hayatın birkaç senelik evresi boyunca satılık kalemlerin uşaklığını yapanları bilmem ama taraf olacağımıza bertaraf oluruz demeyi uygun görüyorum.
Neyse o diyoruz ve yazacağımızı öyle ya da böyle demeden yazmaya devam ediyoruz.
Küçük ya da büyük toplum ne olursa olsun.
Biz neyi ilke edindiysek onu da öyle yapmaya devam edeceğiz.
O yüzden ilk başta söylediğimi sonda da söylüyorum
Bayanlar - Baylar:
Fikrimiz Ne İse Zikrimizde Odur …