KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALIYORLAR!
Bir vatandaş olarak, asgari ücretle ilgili son tartışmaları yakından takip ediyorum. Yılın üçüncü asgari ücreti net 35,180 TL olarak belirlendi, ancak işveren tarafı masaya gelmedi ve bu zammı mahkemeye taşıyacaklarını söylediler.
Henüz yeni asgari ücret halkın eline geçmeden, zamlar şimdiden yağmur gibi yağıyor. Hem çarşıda, pazarda, markette fiyatlar durmaksızın artıyor, hem de devlete ödediğimiz vergiler ve harçlara zam üstüne zam geliyor.
Kaşıkla verip kepçeyle geri alıyorlar resmen!
Şu anki tabloya baktığımızda, 29,516 TL ile geçinmenin ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz. Kiralar almış başını gitmiş, mutfak masrafları her geçen gün artıyor. Üstüne bir de okullar açıldı; çocuklarımızın kırtasiye giderleri, okul masrafları derken bütçemiz iyice zorlanıyor. Yeni belirlenen 35,180 TL'lik asgari ücret de bu artışların karşısında yetersiz kalacak gibi görünüyor.
Şimdi, asıl soru şu: Yapılan bu asgari ücret zammı gerçekten bizim yaşadığımız ekonomik zorluklara çare olacak mı?
Biz halk olarak, aslında asgari ücrete yapılan zamların hayatımızı pek de iyileştirmediğini görüyoruz. Her zam sonrası fiyatların da aynı hızla yükseldiğine defalarca şahit olduk. Hatta daha artış yapılacağı haberi duyulur duyulmaz…
Asgari ücret arttığında temel ihtiyaçlarımızın, kiraların, elektrik ve su gibi giderlerin fiyatı da hızla artıyor. Sonuçta, yine aynı yerde kalıyoruz, sanki hiç zam almamışız gibi.
Evet, asgari ücret artışı kısa vadede bir rahatlama sağlayabilir, ama bu yeterli mi?
Bir vatandaş olarak, hepimizin aklından geçenleri dile getirmek istiyorum. Öncelikle, fiyat denetim mekanizmalarının daha etkin hale getirilmesi şart. Piyasada fahiş fiyat artışlarının önüne geçilmesi gerekiyor. Devletin özellikle temel gıda maddeleri gibi yaşamsal ihtiyaçlar üzerindeki denetimlerini sıkılaştırmasını bekliyoruz.
Bir diğer çözüm ise, yerel üretimin desteklenmesi. Dışa bağımlılığı azaltacak politikalar geliştirilmeden bu kısır döngüden çıkmamız çok zor. KKTC’nin dövize olan bağımlılığı, bizleri küresel ekonomik dalgalanmalara karşı savunmasız bırakıyor. Eğer yerel üretimi artırabilir ve ekonomimizi güçlendirebilirsek, belki de bu döngüden kurtulabiliriz.
Sonuç olarak, asgari ücrete ne kadar zam yapılırsa yapılsın bizi bir yere götürmüyor.
Her zam geldiğinde aynı hikâyeyi yaşıyoruz: Maaşlar artıyor ama cebimize giren daha elimize geçmeden fiyatlar fırlıyor. Biz bu kısır döngüden bizi kurtaracak gerçek adımlar atılmasını bekliyoruz.
Artık kaşıkla verilip kepçeyle geri alınan bir sistem istemiyoruz!
Kalıcı çözümler, yerel üretim desteği ve fiyat denetimi olmadan bu zamların hiçbir anlamı yok.
Halkın sabrı tükeniyor, biz artık nefes almak istiyoruz!