İşin rengi değişti. Özgürlükse özgürlük! Hükümet, gizli planın 'siyasal islam' olmadığını; tek dertlerinin 'temel hak ve özgürlükler' olduğunu bu şekilde ispat etmekle mükelleftir!
Şimdi herkes anladı mı okullarda niye başörtüsüne, bandanaya, boneye başından beri karşı olduğumuzu...
Başörtüsü de, din dersi de geldiği gibi gitmeli demiştik, ta başından beri.
İrsen Küçük Ortaokulu'ndaki kız çocuğu, ailesiyle birlikte inat ve ısrarla başörtülü okula girmeye çalışırken; İlahiyat Koleji'ne gitmeyi inatla reddederken; başörtüsü tartışmasını yaratıp tüzüğün geçmesine vesile olduktan sonra, okulundan geçen hafta kaydını istemiş! İlahiyat Koleji'ne geçiş yapmaya karar vermiş.
KTOEÖS Başkanı Selma Eylem Hocanım ile konuştum dün. O da aynı fikirde. İKO Okulu'ndaki çocuk, siyasal islamın ülkemize sokulması amacıyla kullanıldı. Siyasal İslam dayatması planının, bir parçası olduğuna inanıyorlar.
Zira bu kız çocuğu son döneme kadar okulda başı açık okuyordu. Ve Hala Sultan gibi bir alternatifi karşısında duruyordu.
Buna rağmen bu seçeneği görmeyen, dillendirmeyen, özgürlük kisvesini zırh edinen hükümet yetkilileri, bir çocuğun inadının arkasına sığınarak; ortaokullarda ve liselerde apar topar başörtüsü serbesiyetini getirdiler.
Dün Selma Eylem hocanımla istişare ettim. Ortaokullara da tıpkı liselerde olduğu gibi başörtüsü ile girilebilecek; fakat okul yönetiminin okula almama gibi bir yetkisi olmayacak; disipline verilebilecek; konu Bakanlığa sevkedilecek. Yani ortaokulları bir kaosa sevkedecek bu tüzük; liselerde ise başörtüsünü tamamen serbest bırakıyor.
Peki mavzubahis kız çocuğu niye tüzükten sonra okula başörtülü girmeyi diretmedi? Hani çok kararlıydı? Hani toplumu kaosa itecek kadar velisiyle birlikte inatçıydı? Eylemlere, grevlere gözünü kırpmadan neden olan bu aile, tüzük geçerkenden; "görev tamam artık Hala Sultan İlahiyat Koleji'ne geçebilir miyiz?" dedi?
Öte yandan hükümet edenler, "temel hak ve özgürlük" kisvesi altında geçirdikleri tüzükte, niye okullarda okutulan ve zorunlu verilen, sadece İslam dinini anlatan din kültürü ve ahlak dersini de seçmeli hale getirmediler? Hani özgürlük?
Hükümet, bu tüzükten sonra 'siyasal islam planı' yerine; özgürlük yanlısı olduğunu bu şekilde topluma ispat etmekle mükelleftir!
Ben şahsen yazılarımın başından beri, okullara kıyafet olarak nasıl gidiliyorsa öyle gidilmesi gerektiğini; din dersinin de bugüne kadar olduğu gibi aynen devam etmesi gerektiğini savunmuştum. Hatta din derslerinin bugüne dek kime ne zararı olduğunu sormuş; seçmeli olmasına karşı çıkmıştım.
Fakat dayatma yüzükten sonra işin rengi değişti. Özgürlükse özgürlük!
Şuanda yıl 2025; böyle bir tüzüğü okullara sokan hükümet, şayet çok özgürlük yanlısı ise; "niye din dersini dayatırken de, özgürlüğü düşünmüyor" diye sormak lazım.
Herkesin özgür olduğu, dileyenin kapanıp dileyenin açıldığı, isteyenin namaz kılıp, oruç tutup, isteyenin camiye veya İlahiyat Koleji'ne gittiği bir ortamda, ülkeyi durup dururken kaosa itenler, umarım bu gizli oyunlarına devam etmezler.
Umarım okullardan, çocuklardan ellerini çekerler. Umarım başörtüsü konusunda yazdığımız son yazımız olur.